New York gezilecek yerler hakkında, bizim 2 günlük New York gezimizde planladıklarımız ve tecrübe ettiklerimiz çerçevesinde bir yazı hazırlamak istedim. Gün içerisinde neler yaşadıklarımız, nasıl gezdiğimiz gibi konular değil, direk New York gezilecek yerler hakkında tecrübelerimi aktaracağım. New York gezi rehberi özellikleri de taşıyan New York gezi notları yazımda diğer detaylara erişebilirsiniz.
27 Ağustos 2017 Pazar
New York gezilecek yerleri dolaşmak, daha doğrusu New York’ta dolaşmak için en ekonomik yol metro, üstelik çok sıkışabilen trafikten de uzak durmuş olunuyor. Bizim gibi 2 ya da 3 gününüz varsa normal metro kart alıp her binişi ayrı ödeyin, daha uzun kalacaksanız sınırsız binişe üzün veren kart alın.
New York gezilecek yerler listemizin ilk durağı olarak biz Central Park’ı belirledik ve parkın ortasından parka girmeye karar verdik. Daha fazla yürüyüş ve daha tempolu bir gün geçirmeyi düşünürseniz, parkın daha kuzey batısında yer alan Jacqueline Kennedy Onassis Reservoir göletini ve Metropolitan Müzesini programınıza eklemenizi öneririm.
Central Park
New York gezilecek yerler yazısını çok uzatmamak için Central park hakkında ayrı bir yazı hazırladım. Ancak burada tavsiye gezi rotası aktarayım. Doğu kanadında 76ncı cadde dolayındaki girişten girin. Alice Harikalar diyarında parkı, Loeb Boathouse, Bethesda Terası ve Havuzu, Bow Bridge, Mall (çarşı) adı verilen yolu üzerinden atlıkarıncaya ulaşın (Carousel). Biz oradaki beysbol sahalarının yanında biraz dinlenip, oynayanları izledik.
Yedinci caddeye açılan kapısında çıktık parkın. Ve yedinci cadde üzerinde girişe yakın bir kafede kahve molası verdik, çünkü Central Park içerisindeki kahveciler Pazar günü kapalıydı. New York gezilecek yerler planının ilk gününün kalanı gökdelenler arasında geçti. New York’ta pek geniş bulvar da yer almadığı için (sokaklar hep tek yön) biraz koridorda yürüyüş hissi veriyor.
Modern Sanat Müzesi (MOMA)
Genel olarak yurtdışı gezilerimizin ortak gözlemidir, Türkler müzelere uğramaz, özellikle de modern sanat müzelerine. Sydney seyahatimizde de çağdaş sanat müzesi görevlisi ilk kez Türk ziyaretçi gördüğünü belirtmişti. Bize ise özellikle modern ve çağdaş sanat müzeleri özel olarak ilginç geliyor. Ailenin kalanına pek ilginç gelmediği için müzeyi iki kişi gezdik. Müzeyi gezmeseniz bile, girişi ücretsiz olan hediyelik eşya dükkanına uğramanızı ısrarla öneririm, çok yaratıcı ürünler satılıyor.
New York Museum of Modern art giriş ücreti kişi başı 25 dolar. Bina ortasındaki avluya giriş ücretsiz, orada da birkaç eser var, üstelik oturup dinlenmek için de uygun. 6 katlı binada asıl sergiler en üst 4 kattaki salonlarda yer alıyor. Geniş bir video arşivi de olan müze 150 binden fazla da resme sahip. Son derece uçuk, yer yer şaşırtıcı eserler de sergileniyor, Van Gogh’un yıldızlı gecesi gibi klasikleşmiş eserlerde. 1,5-2 saat kadar ayırmanızı öneririm.
Aziz Patrick Katedrali
Yürüyüşümüze devam edip New York gezilecek yerler listemizin en yaşlısı olan St. Patrick katedraline ulaştık. 1858-1879 yılları arasında inşa edilmiş katedral New York’un günümüzdeki kalbi niteliğindeki 5inci cadde üzerinde yer alıyor. Avrupa’da çok daha ihtişamlı kilise katedraller gördüğümüz için çok da etkileyici gelmedi. Fakat uğramaya değer.
St Patrick katedrali girişi ücretsiz. 2200 kişinin birlikte ibadet edebildiği katedralin en dikkat çekici yanı, giriş kapısı üzerindeki orgu. Toplam 9838 boru kullanılarak yapılmış bu org. 10-15 dakikalık bir ziyarete değer. Katedralin hemen karşısında da tezat oluşturur şekilde Victoria’s Secret mağazası var. Mağazanın 3üncü katı Victoria’s Secret defileleri müzesi olarak tasarlanmış, gezmesi bedava. Bir 10 dakika da oraya uğrayın bence.
Rockefeller Center ve Top Of The Rock
Yürüyerek gezmeye devam. Rockefeller merkezi New York’un en sembolik, en bilinen yerlerinden biri. 19 tane büyük bina ve bunların ortasında kalan meydan ve alışveriş merkezini içeriyor bu bölge. Meydandaki, Paul Manship imzasını taşıyan Prometheus heykeli önündeki alan yazın kafe restoran, kışın ise buz pistine dönüştürülüyor. Yılbaşlarında ise devasa yılbaşı ağacı kuruluyor. Mutlaka izlediğiniz filmlerden birinin bir sahnesi bu meydanda çekilmiştir.
New York’a yukarıdan bakabileceğiniz yerlerin en ünlülerinden biri de buradaki Top Off The Rock. Hani meşhur bir fotoğraf var, gökdelen inşaatındaki işçiler vince asılı büyük inşaat demirinin üzerine oturmuş öğle yemeklerini yiyorlar. İşte o fotoğraf bu kulenin inşaatında çekilmiş. Top of the Rock gözlem terasına çıkmanın fiyatı kişi başı 37 dolar. Şehirlere tepeden bakmayı seven eşim ve ben hem hızlı asansör tecrübesi hem de manzara için buna katıldık. Hiç sıra beklemeden bile yarım saatten fazla zaman alıyor. Bir diğer meşhur kule Empire State’i de ancak buradan gördük.
Grand Central Terminal – Ana Tren İstasyonu
New York gezilecek yerler yürüyüş rotamızdaki sıradaki durak 1900’lü yılların başında inşa edilmiş ana tren istasyonu oldu. İki katta toplam 67 tren peronu bulunan istasyonun dikkat çekici yeri elbette ana meydanı. Holün tavanına burçlar kuşağı çizilmiş ancak ters olarak, yani sanki tanrının gördüğü açıdan. En etkileyici özelliklerinde biri de 23 metre yüksekliğindeki, doğal aydınlatma sağlayan ana pencereler.
İstasyonun benim en keyif aldığım bölümü ise metroya bağlanan yol üzerindeki süper marketti. Yiyecekleri görünce herkes aç olduğu hatırladı. Metro’ya binip yemeğe doğru yöneldik.
Flatiron ve Madison Square Garden
Aslında yemek için yönümüzü buraya düşürmüştük. Metro’dan çıkınca karşımızda üçgen tabanı ile ünlü Flatiron binasını bulduk, onun karşısında da Madison meydanı parkı. Bir çok filme ve diziye sahne olan, fon olan bina 1902 yılında inşa edilmiş. Bina Amerikan tarihi ulusal simgesi olarak listelenmiş ve korumaya tabii tutulmuş. Gidip bir bakmaya değer.
Amerikan yemekleri hakkında ayrıca yazacağım. Akşam Outback adlı zincir et lokantasına uğradık, “prime rip” adıyla geçen et süperdi. Yemek sonrası metro ile gecenin en aydınlık yerine yöneldik.
Times Meydanı
Dünyanın en ünlü kavşağı, Broadway, 7nci cadde ve 47inci sokağın kesişme noktası. Broadway gösterilerinin gerçekleştiği tiyatro binaları Madame Tussauds müzesi, Ripley’in ister ister inanma sergisi ve dünyaca ünlü markaların mağazaları burada yer alıyor. Meydanın çevreleyen binaların üzerindeki dev ekranlar bir reklam meydan okuması adeta. Bir tribün de yapılmış meydana, tribünün yanında yer alan, 7 ve 47inci caddelerin kesişimindeki binanın iki yüzünü kaplayan ekran bizim favorimiz oldu, muhteşem bir görüntü kalitesi.
Ertesi akşam tekrar geldiğimiz, vakit geçirmekten, çevresindeki dükkanlara girip çıkmaktan keyif aldığımız meydan bence New York’un en kendine has noktasıydı. Meydandaki fotoğraf çekilmek için bekleyen tema kıyafetli tipler ve kıyafet yerine vücutlarını sadece boya ile örtmüş kadınlar da ayrıca dikkat çekiciydi.
Çin Mahallesi – New York Gezilecek Yerler 2. Gün
28 Ağustos 2017 Pazartesi
Çin mahallesini özel vakit ayırmamız gerekmedi. Hem otelimiz mahellenin tam göbeğinde idi, hem de vardığımız akşam yakınlardaki bir çin lokantasına gitmiştik. Dünyanın bir çok yerinde Çin mahelleri bulunur ve buralar genelde farklı ürünler satan dükkanlar ve restoranlar için tercih edilir. Mesela Singapur gezisinde uğradığımız Çin ve Hint mahalleri durumu bir adım öteye taşımışlardı, binalarda yöresel mimarideydi. New York Çin Mahallesi ne yazık ki Çin seyahati sırasında gördüğümüz manzaraları pek içermiyor, temelde dükkanlarda satılanlar ve tabelalarda kullanılan alfabe farklı.
Brooklyn Köprüsü
Otelimizden yürüyerek ulaştık Brooklyn köprüsünei daha doğrusu güzel fotoğraflayabileceğimiz kıyı kesimine. En eski asma köprülerden biri olan Brooklyn köprüsü 1883 yılında inşa edilmiş. Bu konudaki hikaye ilginç ve acıklı. John Augustus Roebling köprüyü tasarlamış, köprünün yapılacağı kıyıda çalışma yaparken kayıp düşmüş ve ayağını yanaşmakta olan bir feribot ezmiş. Tıbbi tedaviyi kabul etmemiş, kendi kendine ezilen ayağını tedavi etmeye karar vermiş, su terapisi kullanarak. Sonuç alamayıp ölünce işi oğlu devralmış.
Oğul Washington köprü inşası sırasında hastalanıp evden çıkamaz olmuş, eşi Emily, şantiye çalışanları ile (yatak odasının penceresinden inşaatı izleyen) kocası arasındaki iletişimi sağlar olmuş, projeyi o yönetir hale gelmiş. Köprü açıldığı zaman, iki yaka arasında ilk yürüyen olma onuru da Emily Roebling’e verilmiş. Günümüzde asıl New York olarak kabul edilen Brooklyn adası ise köprü açıldıktan ancak 15 yıl sonra New York kentinin parçası olmuş, ayrı bir şehirmiş başlangıçta. Bugün Brooklyn köprüsünün hemen arkasında Manhattan köprüsü yer alıyor, biraz daha ileri de ise Williamsburg köprüsü, baş harfleri tesadüfen BMW.
Wall Street
Köprüye kıyıdan bir göz attıktan sonra bizimkileri kıyıda dinlenmeye bırakıp biz biraz içeriye yürüyüp Wall Street’e çıktık. Ülkenin finansal merkezi olan sokak, zamanında korunma amacı ile inşa edilmiş duvarın yanında olduğu için bu adla anılıyor. Ayrım yeri olan duvar doğal olarak ticaret yapılabilmesi için de geçiş noktası olmuş. 1792 yılında bile burada ticaret için buluşulduğu belirtiliyor.
Biz kısaca çevreye bakınıp kafelerin birinden kahve aldık. Gökdelenler, gün ortasında yemek yenecek yerlerden ibaret iş bölgesi, New York gezilecek yerlerinde en görmeseniz de olur noktası.
Özgürlük Anıtı (Statue of Liberty)
Biz kısa tur atarken bizimkiler tekne turu olayı için satıcı ile diyaloğa girmişler. New York water taxi adlı, istediğin yerde bin, istediğinde in tarzındaki tekne turu ile anlaştık. Asıl amaç dünyanın en ünlü heykelini biraz daha yakından görebilmekti. Özgürlük anıtı çevresinde turu da içeren tekne turu için 6 kişi toplam 150 dolar ödedik. Özgürlük anıtının üzerinde yer aldığı adaya çıkış içeren turların fiyatı 18,5 dolar, üzerine çıkmak ise ilave 3 dolar. Biz o kadar yanına gitmek yerine 4 duraklı turu tercih ettik.
Fransa’nın Amerika’ya 1886 yılında gönderdiği bir hediye özgürlük anıtı. Parça Parça Fransa’dan taşınıp Özgürlük Adası üzerine inşa edilmiş. Avrupa kıtasından gemiyle New York’a gelenleri göçmenleri karşılayan heykel olması amaçlanmış. Genelde Özgürlük anıtı ile birlikte Ellis adası ve üzerindeki göçmenlik müzesinin de ziyaret edilmesi öneriliyor.
Chelsea Market
Tekne turundan Hudson nehri parkı dolayındaki “Midtown Manhattan” durağında indik ve biraz alışverişe yönelik olarak gezdik. New York gezi notları yazımda detayları bulabilirsiniz. Sonra metro ile çoğu New York gezilecek yerler listesinde yer almayan, ancak arkadaşlarımızın önerdiği Chelsea Market’a geçtik.
Eski bir bisküvi fabrikası olan Chelsea market yemek odaklı bir alışveriş merkezine dönüştürülmüş. İtalyan, Meksika, deniz mahsulleri, çeşit çeşit mekan var. Bizim deniz mahsulleri mekanından gözümüz döndü adeta. Oturduk yumulduk, keyifle yedik.
High Line
Chelsea marketin hemen arkasında, New York’un en keyifli yerini bulduk. 1929 ve 1934 yılları arasında, demiryolu işletmeleri, tehlikeli madde taşıyan trenleri Manhattan sokaklarından uzaklaştırmak için viyadük şeklinde yüksekten tren yolu yapmış. Zamanla sanayinin bölgeden çekilmesi sonrası 1980’de tren seferleri son bulmuş. 1999 yılında yıkılması gündemde iken korunması ve rehabilite edilmesi kampanyası başlatılmış ve 2002 yılında başlatılan dönüşüm 2009 yılında sona ermiş.
Deniz manzarası olan, güneşlenme yerleri, kafeler içeren, şahane düzenlenmiş bir yer olmuş. New York kentinde üzerinize üzerinize gelmeyen bir vaha olmuş adeta. Central parkla birlikte benim favorim, New York gezilecek yerler listenize muhakkak dahil edin.
Bir de çoğu New York gezilecek yerler listelerinde yer alsa da bizim programımıza ekleyemediklerimiz var elbette. SoHo, Chrysler binası, Dünya ticaret merkezi anıtı, Aziz Paul katedrali, Birleşmiş milletler, Bryant park, New York halk kütüphanesi bunlardan bazıları.
Çok güzel yazmışsınız hocam. Teşekkürler.
biz teşekkür ederiz, umarım faydalı olmuştur