1. Home
  2. Mekanlar
  3. Türkiye
  4. İzmir
  5. Basmane’de Kültür Turu

Basmane’de Kültür Turu

2

Basmane Gezisi20 Ekim 2012

İzmir büyükşehir belediyesi Basmane Günleri adı altında çeşitli etkinlikler düzenledi. Bunlardan biri de Basmane turu idi. Yerimizi almak için saat 11:00’de buluşma yeri olan Mezarlıkbaşı katlı otopark altına gittik. Tahminlerimizin oldukça üzerinde bir kalabalıkla karşılaştık, bu kadar kalabalık grup nasıl gezebilecek diye düşündük. Grubun yaş ortalaması oldukça yüksek, grubun hemen hemen yarısında yarı profesyonel fotoğraf makinesi var, ömrü hayatımda görmediğim modelleri gördüm. Grubun verdiği son derece solcu bir 68 kuşağı hissi de var. Sanki biri sol yumruğumu kaldırıp ‘enternasyonel’i söylemeye başlasa herkes eşlik edecek gibi.

Basmane'de Karşılama Heyeti

11’i 10 geçeye kadar hiç hareket olmadı, biz aramızda acaba organizatörler kalabalıktan korktu da saklanıyor mu diye sohbet ederken, 2 keman, 1er klarinet ve darbukadan mürekkep grup oynak ritimli melodilerle daldı aramıza. İster istemez kalabalık yola da taştı ve trafiği etkiledi. Gelen araçların içerisindeki insanların yüzlerindeki şaşkınlık ifadesi çok güzeldi. Bir süre müzik dinledikten sonra müzisyenlerle ve oynak ritimlerle beraber iki çeşmelik yokuşundan yukarıya doğru yürümeye başladık, hemen hemen yolu keserek.

Basmane Bikur Holim Sinagogu

Havra sokağı girişinin az daha yukarısında sağ tarafta beyaz kapılı bir yere girdik. Burası Bikur Holim sinagoguymuş. Tahminen 50 metrekare kadar giriş bölümü ve onun solunda yaklaşık 100 metrekare kadar ana ibadet salonu var. Ortada yüksek bir platform ve hem onu çevreleyen, hem de oda duvarları boyunca döşekler var. Renkler, işlemeler, süslemeler, kare yapı aslında bizim camilerimizi andırıyor. Biz etrafta dolanırken orta yaş üstü bir bayan ortadaki yüksek platforma çıkıp kendini tanıttı, Sara Pardo.

Basmane Bikur Holim Sinagogunda Kadınlar Bölümü

Basmane Bikur Holim Sinagogunda Sara PardoSara hanım rehbermiş ve anlaşılıyor ki musevi cemaatinin de önde gelenlerinden. Musevi geleneklerini, ritüellerini, adı hasta ziyareti anlamına gelen sinagogun tarihçesini anlattı bizlere, biz döşeklerde otururken. Burada bir özet yapmayacağım ama kadınların ayrı bölümde ibadet etmesi, bu bölümün balkon gibi olması ve kadınların erkekleri görebileceği ama tam tersinin mümkün olmadığı ahşap mazgalların ardında olması dikkatimizi çekti. Normalde ibadet günü olan cumartesileri ziyarete kapalıymış bu sinagog ama bugüne özel açmışlar.

Basmane Gezisinde Kilise Önünde AnlatıSinagog’dan ayrılınca agora kalıntılarının arka yolundan dolaştırıldık kısa bir tırmanışla bir kilise girişine vardık, yani eskiden kiliseymiş. İçeri giriş yok, kapısının önünde ismini hatırlamadığım bir beyefendi (İlhan Pınar olabilir) semt tarihini biraz anlattı. Megafon çalışmadığı için bir miktar sıkıntı oldu, uzak kalanlar duyamadı.

Bir sonraki durak, arka kapısından girdiğimiz Agora oldu. Arkeologlardan biri (belki de başları) güzelce anlattı, şehir nerelere yayılmıştır, kazılmayı bekleyen neler var açıkladı. Buradaki Agora devlet Agorasıymış, o nedenle ufak ufak bir sürü dükkan yokmuş, devletle ilgili kurumlar varmış. “En”ler önemlidir, dünyanın, şu güne kadar bulunmuş en büyük mozaikli odası buradaymış, 35 metreye 60 metre. Son derece yıpranmış ve matlaşmış durumda, pek bir şey anlaşılamıyor. Su kanalından geçirip, Bazilika’ya da götürüldük. Alt kapısında ayrılıp Anafartalar caddesine çıktık.

Agora su kanalları

Manisa Akhisar oteli koridorlarıCaddeden yukarı doğru dönünce, Konya Çiçek Lokantasının hemen yanındaki dar girişten girince Manisa Akhisar Oteline ulaşılıyor. Aslında eski yahudi evleri (yoksul ailelerin) olan mekanın ortasında geniş bir avlu var, burada başka bir müzik grubu konuşlanmış, ayrıca avluda fotoğraf sergisi de var. Kısa bir tiyatro gösterisi de sunuldu, ben ise ikinci kata çıkıp Mehmet amcayla bayramlaştım. 6 yıldır burada kalıyormuş, merkezi konumunun kendisi için çok rahat olduğundan bahsetti. Aylık 275 lira ödüyormuş. Isıtma tertibatı olmayan, son derece eski ve bakımsız, ortak tuvaletleri daha eski ve bakımsız olan mekandaki 8 metrekare bir oda için bence hiç de uygun bir fiyat değil.

Manisa Akhisar oteli avlusu

Manisa Akhisar otelinde Mehmet amca

Tarihi Türk EviÇıkışta Lüks hamama bir göz attıktan sonra İzmir’in sembollerinden biri olan Dönertaş Sebili’ne gittik. Sokağın aşağısında Atatürk ile Latife Hanım’ın nikahlarını kıyan imamın evi varmış, onu gösterdiler uzaktan. Sonra ara sokaklarda eski bir Türk evi. Aslında Rum evlerine benziyor ama ciğerine kadar ay yıldız işlenmiş. Oteller sokağı ile Anafartalar Caddesi arası gidip geldik. Çok güzel bir avlusu olan Konak Belediyesi Basmane Semt Merkezine de uğradık, oteller sokağının girişine yakın Sadıkbey Oteline de gördük, Kumrulu mescidi de, Hüseyin Alp’in evini de, Rakım Elkutlu’nun evini de.

Dönertaş Sebili

Sadıkbey Oteli Latife hanımın doğduğu yermiş. Müze haline dönüştürmek için çalışmaları sürdürüyorlarmış. Latife hanımın eşyaları, kütüphanesi yakınlarınca korunuyormuş ve onlar da müzede korunmasını diliyorlarmış.

Sadıkbey Oteli (Latife Hanımın Evi)

Altınpark kazı alanının orada kısa bir mola verdik, süratle bir şeyler atıştırıp birer çay içtik. Agora çıkışında dümene geçen Orhan Beşikçi anlatmayı sürdürüyordu bir yandan, megafon da onarılmış, çalışır duruma gelmişti. Mola sonrası Aya Vukolus kilisesine yöneldik, yolda Yıldız sinemasının, Gönül Yazar’ın doğduğu evin yanından da geçtik.

Aya Vukolus Kilisesi

Aya Vukolus KilisesiAya Vukla güzelce restore edilmiş, şimdilerde arada konserler için kullanılıyor, bahçesinde güzel bir basın müzesi ve moda evi de hazırlanmış. Kilisede oturup Orhan Bey’i dinledik bir süre, Basmane günlerinde emeği geçen ve gezide olanlara da teşekkür ettik. Oylama yaptık, gezinin kalanında kısa tur mu, uzun tur mu diye, uzundan yana çoğunluk.

Kadife Kaleye doğru bizi tırmandırmaya başladı Orhan bey. Bayraktar caminin önünde 1922 İzmir yangınından söz açtı, 25 bin yapı yanıp kül olmuş. Trajedinin yanında enkaz işi de dert elbette. Atlar ve at arabaları kullanılmış bu hummalı ve yorucu çalışmada, atların bazıları telef olmuş. O emekçi atların anısına da bir at nalı içerisindeki üç at başı heykeli, yani kültürpark içerisindeki “Atlar Heykeli” yapılmış. “İşte o heykeller Bayraktar Camiinde yapıldı” dedi Orhan bey.

Basmane Bayraktar Camii

Kalabalık grup halinde yamacın dar sokaklarında yürümemiz etrafta, özellikle de çocuklarda hem şaşırtıcı, hem eğlendirici bir etki yaptı. Farklı noktalardan gözleri kocaman açılmış çocukların “çüüşşş”, “oooohhaa”, “ordu gibisiniz laan”, “hellooo”, “hiç bu kadar fotoğrafçıyı aynı anda görmemiştim” gibi ifadeleri bizi eğlendirdi. Büyük avlulu evlerden birinin avlusunu, sırrını ortaya ancak yıkılınca döken mağaralı evi gördük (İskender’in, Agora Kadifekale arası tünel diye efsaneleşen su kanallarından birinin çıkışı varmış evin altında).

Mağaralı Ev

Daha da yukarı tırmandık, gruptan ayrılıp kendi kendime geri dönemeyim demek pek mümkün değil. Meydanın birinde anlatıldı orasının dana meydanı olduğu. Arapların oralarda yaşadığı zamanlarda dana bayramı kutlanırmış o meydanda, danalarını süsleyip getirirlermiş meydana kutlama yaparlarmış. Daha öncesinde ise antik tiyatro oradaymış. Şimdi oradaki evlerin kamulaştırmaları belediye tarafından sürdürülüyormuş, tekrar ortaya çıkarabilmek için tiyatroyu. Meydandan aşağıya giden yollar Arnavut kaldırımmış eskiden, İzmir’in meşhur belediye başkanı Asfalt Osman’ın zamanına kadar.

Basmane Dana Meydanı

Benim fotoğraf makinemin şarjı bittikten sonra ise ara sokaklarda eski, yıkık çeşmeleri, binalarda kullanılan sur parçalarını gösterdiler. Binek, hamal taşları özellikle ilgimi çekti, bir kucak genişliğinde, yerden bir metre yükseğe uzanan silindir şeklindeki taş eskiden insanların atlarına eşeklerine rahat binmesi, hamalların arada yüklerini dayayıp dinlenebilmeleri için sokaklara yerleştirilirmiş. Bir başka ilginç taş ise Namazgah Kurşunlu Camii avlusunda ki sadaka taşı idi. Nerede ise 1,5 metre yüksekliğe uzanan iki el ile kavranacak darlıkta taşın üstünden ortası delikmiş. Eskiden içerisine durumu olanlar, durumu olmayanlar kullanabilsin diye para koyarmış. Kağıt para çıktıktan sonra ise bunlara bu camide de olan kapak taşı eklenmiş, uçmasınlar diye.

Tadı damağımızda kalan gezide yıkılmak üzere olan Tevfik Paşa Konağını da üzerine bina inşa edilmiş olan, sadece binanın köşesinden bir kısmı görünen, ismi aklımda yanlış kalmadıysa İplikçi İsmail Dede yatırını da fotoğraflamak mümkün olmadı (üzerinde yaşayanlara da şaştık). Belediyenin düzenlediği bu şahane ve ücretsiz etkinlik Basmane Garında son bulacaktı, biz gruptan ayrı yoldan döndük. Eminim başka güzel durakları da olmuştur gezinin. Onları da seneye tekrarı olursa görmeyi umuyoruz.

Ekim 2012

Comment(2)

LEAVE YOUR COMMENT

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir