1. Home
  2. Mekanlar
  3. Türkiye
  4. Rize
  5. Karadeniz Rüyamız 4 – Rize Gezilecek Yerler, Çat Vadisi ve Çamlıhemşin

Karadeniz Rüyamız 4 – Rize Gezilecek Yerler, Çat Vadisi ve Çamlıhemşin

0

Rize Gezilecek Yerler

Rize ZilkaleCuma günü Çat Vadisi’ne doğru yöneliyoruz. İlk görülecek yer Zilkale. Yeşillikler arasından fırlayan bu yapının yenileme çalışmaları sürüyor, içerisine giremiyoruz. Ancak nasıl restore etmişlerse 11.-12. Yüzyılda yapılmış gibi değil de yepyeni bir kale yapılmış gibi görünüyor gözümüze. Buradan Palovit Şelalesi’ni göreceğimiz Palovit Vadisi’nin girişine gidiyoruz. Bu vadi bölgedeki önemli vadilerden biriymiş. Sarp yamaçları ile bölgedeki en önemli kanyonu barındıran Palovit Vadisi, “Şelaleler Vadisi” olarak da bilinirmiş. Yine son derece keyifli, ağaçlar altında yapılan bir yürüyüş sonunda yaklaşık on beş metreden direk düşen şelalenin önce sesi sonra görüntüsü ile karşılaşıyoruz. Bu sefer altına girmek hatta aşağı inmek bile mümkün değil.

Çat vadisinden ayrılıp Çamlıhemşin’deki Konaklar Mahallesi diye de bilinen Ortan Köyüne gidiyoruz. Köy boyunca daracık patikadan, nefis manzaraya bakarak, evlerin arasından köyün öbür ucundaki konağa varıyoruz, bugünkü öğle yemeğimiz burada. Bu köylerdeki yemeklere bayıldım, hakikaten doyuyorum. Buranın mıhlaması diğerlerinden daha hafif, bazı otlar da devreye girmiş, yediklerimiz içerisinde benim favorim buradaki oluyor. Kremalı patateste parmakları yedirecek cinsten, lahana ezmesi pek bana hitap etmedi, pazı sarması mı, karalahana sarması mı, bundan zaten emin olamıyorum.

Rize'de MuhlamaYemekten sonra raftinge gidiyoruz ama biz grubun oyunbozanı oluyor ve katılım göstermiyoruz. Parkur çok kolay ve sıkıcı görünüyor gözümüze, bizim gibi daha önce Dalaman’da rafting yapmış arkadaş da dönüşte Dalamanın fersah fersah ileride olduğunu belirtiyor. Şener’imizi ikna edip yüzmeye gidiyoruz. Buralara kadar gelip Karadeniz’e girmeden dönmek olmaz; az tuzlu ve ferahlatıcı. Gölde yüzmek ile Akdeniz’de yüzmenin arasında bir keyif.

Son gecemizde biz grubu bu sefer de akşam yemeğinde ekiyoruz, Ayder’deki alkol satışı da yapan az sayıda restorandan birine gidiyoruz, biraz rakı, biraz meze, bolca yayla hayvanı. Yemek sonrası tekrar Çise barda gruba katılıyoruz. Rehberlerimize teşekkür edip beraber horon vuruyoruz.

Son güne erken başlıyoruz, gün ağarır ağarmaz havaalanına transferimiz oluyor. Giden gidiyor, biz akşamüzeri uçağına kadar şehri turluyoruz. Trabzon merkezinde çok da gezilecek yer yok aslında, çarşısında volta atıyoruz. Lüks mağazalar tuğla halde bırakılan binalara tezat (tuğla binalardan merkezde yok), genel olarak İzmir’den daha pahalı burası. Normal şartlarda içme suyunu parayla satın aldığımızı unutmamız için bir hafta yetti, geçtiğimiz hafta boyunca akan her suyu gönül rahatlığıyla içiyorduk, üstelik soğuk su. Trabzon merkezde içme suyu tekrar para karşılığı.

Trabzon SahiliGeçtiğimiz haftanın bıraktığı izler, izlenimler doğa üzerine. Yeşilin yeşili varmış, göz alıcı derece parlak, her tonda yeşil. Yeşile o kadar alıştık ki tavukları yeşil zannetmemiz olasılığı vardı, üstelik yapraklar o kadar büyük ki. Karşınıza çıkan her suyu içebilmeniz dışında her meyveyi de yiyebiliyorsunuz, yıkamak falan gerekmiyor, tozsuz topraksız ve en önemlisi ilaçsız ve elbette son derece leziz. Memleketin görmediğimiz diğer yörelerini görmek öncelikli tabi ama HES’ler yok etmeden önce tekrar gelmek lazım buralara, herkese öneririm.

Eylül 2010

LEAVE YOUR COMMENT

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir