Hanoi’ye varışta yine kapıdan vize alma kuyruğuna takıldık (yeşil pasaportlara vize gerekmiyor). Çıkışta yerel rehberimizle buluştuk ve Hanoi konaklamamızı yapacağımız Sunway oteline gittik. Odalarımıza yerleştikten sonra arzu edenler için otelde akşam yemeği verildi (uçakta da yemek yemiş olduğumuzdan biz katılmadık). Bu arada 30-32 derece sıcaklıklardan 15 dereceye geldiğimizi ve üst üste bütün giysilerimizi giyerek kendimizi korumaya çalıştığımızı belirtmeliyim.
Otele gelirken, yerel rehberimizin Vietnam’la ilgi yaptığı bir yorumu aktarmadan geçemeyeceğim. Vietnam’ın 2 şeyi çok meşhurmuş. Bir: sigara burada çok ucuzmuş ve hemen her yerde içilebiliyormuş. İki: internet her yerde varmış ve ücretsizmiş. Yerel para birimi Vietnam Dongu; 1 Dolar yaklaşık 21.000,- Dong. Vietnam’ın nüfusu yaklaşık 86 milyon, yönetim şekli tek partili sosyalist rejim. Ülke Çin Hindi yarımadasının doğu kısmında, kuzey – güney doğrultusunda bir şerit halinde uzanıyor. Savaş sonrası başkent Hanoi olmuş.
01.02.2015
Hanoi Gezilecek Yerler
Sabah kahvaltı sonrasında Hanoi gezilecek yerler listesini içeren şehir turumuza başladık. Merkezde çok büyük bir meydan var (Pekin’deki Tiananmen Meydanı gibi) ve bu meydanın bir kenarında milli kahraman Ho Chi Minh’in mozolesi bulunuyor. Mozolenin içerisine girmek için uzun bir kuyruk vardı, biz girmedik sadece dıştan seyrettik. Meydanın diğer bir tarafında Dış İşleri binası, bir diğer tarafta da Başkanlık binası ve onun arkasında da Ho Chi Minh’in yaşadığı evler (eskisi ve yenisi) var. Yaşam alanlarındaki sadelik doğrusu gözlerimizi yaşarttı. Tabii bahçeleri methetmeden geçmek olmaz. Bilahare One Pillar Pagoda’yı ziyaret ettik.
Öğle yemeğimizi Khai Brother Restaurant’ta açık büfe olarak aldıktan sonra, Fransız yönetimi döneminde yapılmış ve işletilmiş olan Maison Centrale isimli hapishaneye gittik. Burası müze haline getirilmiş durumda, orada yaşatılan mezalimi mankenlerle anlatıyor. İnsanın içi kararıyor doğrusu. Daha sonra nehir kenarına gelip oradaki Wuan Thanh tapınağını ziyaret ettik. Bilahare, bisiklet önüne monte edilmiş koltuk halindeki tek kişilik tuk-tuk’larla şehrin eski mahallesi içerisinde yaklaşık 45 dakika süren bir tur attık.
Bu tur sonrasında, yine nehir kenarındaki tiyatro binasında madalyalar kazandığı söylenen dünyaca ünlü Su Kuklaları gösterisini izledik. Yaklaşık 1 saat süren gösteri, ilk yarım saatten sonra gayet sıkıcı ve tekrar olarak geldi. Gösteri sonrası şehrin en prestijli lokantası olan Press Club’a akşam yemeği için gittik. Çoğunluğu yabancılarla dolu olan tesiste piyano ile hafif bir müzik çalınıyordu ve ortam gayet iyi idi ancak, ne yazık ki, bizim grup için içeride yer bulunamamıştı ve bizi terasa oturttular, tüplü ısıtıcılarla ısıtmaya çalıştılar. Bu nedenle yemeği çabucak bitirip otelimize döndük ve yattık, ertesi gün gideceğimiz Ha Long kenti ve körfezi için heyecanımızı koruyarak.
Gayet güzel bir yazı. Yalnız anladığım kadarıyla yeme ve içmenize hayli düşkünsünüz benim gibi 🙂
Beynin unutmadığı 2 şeyin tat ve koku olduğu söylenir. Çocukluğunuzda aldığınız bir tat, bir koku bile yıllar sonra karşılaşıldığında mutlu etmesi bu nedenle imiş. 🙂 Belki o nedenle çok keyif alıyoruzdur.