Ankesörlü Telefon ve Parmak Arası Terlik; Brezilya – 1 – Sao Paulo Gezilecek Yerler

13/02/2012

Sevgililer günü için Türk Havayolları kampanya yaptı, ikinci bilet 1€ olarak, kampanyaya ilave “Comfort Class“ içinde çok az fark ödemek gerekiyordu. Kredi kartı ise uzun mesafe 2 kat mil kullandırdı, faizsiz olarak da mil puan kredisi verdi. Bunlar üst üste gelince 970tl cebimizden çıkarak aldığımız 2 biletle Sao Paulo’ya uçmak için çıktık yola. Son dört yurt dışı seyahatimizin üçünde bavulumuz gittiğimiz yere bizimle ulaşamadığı için bu sefer sadece el bagajlarımızla.

Sabahın köründe havalimanına varınca İstanbul uçuşlarımızı bir önceki uçağa aldılar, İstanbul’a varınca da aradaki zamanı kredi kartının locasında öldürdük. Locada daha önce Çin gezisi notlarımızda anlattığımız Çin turuna katıldığımız gruptan insanlarla karşılaşmak ilginç bir tesadüftü, onlarla aynı kampanyadan yararlanıp aynı istikamete gidiyor olmak daha da ilginçti.

10.45’de İstanbul’dan kalkan uçağımız dolu, comfort class koltukları geniş, yumuşak, aralıklı, ayak uzatma kısmı da var. Hemen terlik, çorap, kulaklık ve benzeri şeyleri verdiler bizlere. Rahat duruma geçip ekranlarımızı açtık, kalan uçuş süresi 14:19. Bu süreyi film izleyerek, oyun oynayarak, Çin grubu ile sohbet ederek, Brezilya kitabımızdaki bilgileri hatmederek ve sızmayı da hedefleyerek bolca alkol tüketerek geçirdik. İkramlar çok süratli ve bol başladı (hayatımda tattığım en iyi humuslardan biriydi ikram edilen), eğlence sistemine tüm varış noktaları için hazırlattıkları belgeselleri de eklemişler. Sao Paulo bölümü bizim için gayet faydalı oldu, Sao Paulo gezilecek yerler listemizi düzenledik. Fırtına gibi başlayan servis bıçak gibi kesildi, acıkana sandviç var, ilerleyen saatlerde bir ara ayaklandığımda tavuklu bir sandviç aldım hostesten. Eşim, uyuklaması bitince sandviç istedi, tek seçenek beyaz peynirli olarak sunuldu. Ben de gayri ihtiyari tavukluyu sordum. Hostesin verdiği “ben onu aslında kendim için hazırlamıştım ama size verdim” cevabı bir çok çiftin kavga etmesine neden olabilir, bizi eğlendiriyor. Bitişe yakın ise hafif bir öğün sundular. 20:20’de indik. Türkiye ile aramızda 4 saat fark var. Brezilya Türklerden 90 güne kadar olan ziyaretlerde vize istemiyor.

Havalimanında 1 doları 1,5 reale eşitleyen akıl almaz kurdan 100 dolar çevirtiyoruz. 1 real yaklaşık olarak 1 türk lirası aslında 1,75 real almalıydık bir dolara karşılık. Sao Paulo havalimanı Guarulhos aslında aynı adlı bitişik şehirde yer alıyor, şehre uzaklık oldukça fazla ve metro benzeri ulaşım bağlantısı yok. Elli dakika sonra hareket edecek ‘shuttle’ servisi kişi başı 35 real, taksinin ise bizim otele 100 real tutacağını öğreniyoruz. Taksi konusuna muhteşem bir çözüm oluşturmuşlar, bir taksi kontuarı var, buraya gideceğiniz adresi veriyorsunuz, onlarda bilgisayara girip size ne kadar tutacağını söylüyorlar. Ödemeyi bu kontuara kredi kartı ile yapıp elinize verilen fişi taksi şoförüne veriyorsunuz, sürpriz yok. Şoför deli gibi kullanıyor ve yolda kaza sebebiyle ciddi trafik olmasına rağmen yarım saatte bizi otelimize getiriyor.

Sao Paulo konaklamamızı yaptığımız H3 Hotel Paulista (2 kişi gecelik 139 real) gayet düzgün ve merkezi. Brezilya’nın çok çok tehlikeli olduğunu birçok yazıda okuyan eşim dışarıya bir göz atmama izin vermiyor, ben de yorgun olduğum için pek ısrarcı olmuyorum.

Sao Paulo Gezilecek Yerler

14/02/2012

Otelde, arasına jambon ve peynir doldurduğumuz ekmeklerle kahvaltımızı yapıp bavullarımızı resepsiyona teslim ediyoruz. Arka sokağa bakan odamızın penceresinden gördüğümüz pazarı turlayarak başlıyoruz kısa Sao Paulo gezimize. Bildigimiz bilmedigimiz onlarca çesit sebze meyve var (Küba gezisi notlarımızda sebze yokluğundan bahsetmiştim). Devasa bamyalar özellikle dikkatimizi çekiyor, doğranmış salata malzemeleri, karışık sebze paketleri bizim marketlerin tembel avrat reyonlarında olduğu gibi burada pazarda satılıyor.

Otele yakın, modern kentin ana caddesi üzerindeki Trinom MASP metro istasyonuna doğru ara sokaklardan yürüyoruz, hava beklediğimiz kadar sıcak, beklemediğimiz kadar nemli, bu nemin sayesinde sokak araları bile ağaç dolu ve ağaçların gövdeleri bile yeşil, sarmaşıklar sarmış. MASP şehrin modern sanat müzesi, galerisi. İzmir’de bir modern sanat müzesi olmadığına üzülen kişiler olsak da Sao Paulo’ya ayırdığımız kısa süreyi burada geçirmeye niyetimiz yok. Hemen karşısındaki güzel parkı kısa turluyor ve iş merkezi ve mağazalarla dolu caddede, iş kıyafetli insanlarla birlikte kısa yürüyüş yapıp metroya iniyoruz Consolacao durağından 3er reale Sé durağına gidiyoruz.

Sao Paulo, kendisine bitişik kentlerle beraber yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip, metro ağı 11 milyon kişinin yaşadığı merkez bölümde iyi yapılandırılmış. 1500lerin ortasında kurulan kent, 1700lerde küçük bir kasaba iken kahve yetiştiriciliğinin başlaması ve yakınındaki Santos limanından bunların ihraç edilebilmesi sayesinde çok ciddi anlamda büyümüş. Dünyanın her yerinden insana ev sahipliği yapıyor, ilginç özelliklerinden biri dünya da Japonya’dan sonra en çok Japon’un yaşadığı kent olması. Türkiye’nin 20 katı boyutundaki Brezilya’nın büyük bölümü gibi Sao Paulo güney yarım kürede yer alıyor ve Şubat ayı yazın zirvesi.

Catedral Metropolitana metro istasyonunun hemen yanında, kısaca göz attığımız katedralin önü meydan ve meydanın ortasında önemli kentlerin ne tarafta olduğunu gösteren bir heykel var, Rio şu tarafta, Santos bu tarafta. Şehrin merkezi tam burası, Sao Paulo gezilecek yerler listenizde mutlaka yer alsın. Meydanın bitişiğindeki, kemeraltı tadındaki, trafiğe kapalı alışveriş sokaklarına dalıyoruz, buranın adı Praca de Sé, kısa bir kahve, taze meyve suyu molası da veriyoruz arada (8BRL). Elimizde harita zaman zaman yönümüzü de kaybederek Edificio Banespa binasını buluyoruz. Bu bina Sao Paulo’nun en yükseği ve en üst kata çıkmak ücretsiz, biz de şehri tepeden bir görelim diye buraya geldik fakat kapıdaki görevli önümüze bir kağıt koyuyor; Restorasyon nedeni ile kapalı, bu bilgi elimizdeki kitapta yok elbette.

23 Mart caddesi civarına gitmeye çalışırken tam ters yönde Patio do Colegio‘da buluyoruz kendimizi. Bu sayede de dünyanın en büyük beşinci ekonomisinin sene başından beri topladığı vergiyi gösteren sayacı görebiliyoruz. Polisten istikamet konusunda yardım almaya çalışıyoruz ancak Brezilyalıların ilginç özelliklerinden biri haritada göstererek yer, yön sorduğunuzda hiç el kol hareketi kullanmadan Portekizce konuşmaya başlamaları, polisler de öyle yapıyor, sanırım “abi siz kaybolmuşsunuz” tarzı bir şeyler söylüyor. Bizi gören ve duruma kulak misafiri olan bir çift bizi arabalarına davet ediyorlar, çok düzgün göründükleri için teklifi kabul ediyoruz. İgreja da Consolaçao kilisesine bırakıyorlar bizi. İnerken de bana göre “yardım isteyenlere kulak vermeyin” eşime göre “yardım önerenlere kulak vermeyin” önerisinde bulunuyorlar.

Japon Mahallesi, Sao Paulo Gezilecek Yerler

Kilisedeki ayine kulak verip 23 Mart caddesi üzerinden Libardade‘ye yürümeye çalışırken kendimizi yine alakasız bir yerde, Martin Fontes caddesinde buluyoruz. Libardade’ye taksi ile ulaşıyoruz (10). Japon mahallesi Libardade genel olarak hayal kırıklığı, Japon havası ağırlıklı olarak sokağın üzerindeki taklardan, aydınlatmalardan ibaret, etraftaki çekik gözlü miktarı tahminlerimizin çok altında. Japon restoranları var ama oldukça fiyatlılar. Japonya’da her bir yanda olan suşi barlardan yok mesela, ya da biz bulamıyoruz. Hediyelik eşya dükkanlarında da Hint ağırlığı var. Yemek için düzgün yer bulamayınca dönüşe geçiyoruz, uzak doğu ürünleri satan bir market görüyoruz sonunda, ben hemen bir Japon sandviçi alıyorum (3 BRL), afiyetle mideye yuvarlıyorum, Japonya seyahatimde bayılmıştım bunlara.

Metro ile Trianom MASP’a dönüyoruz, otele doğru yürürken sevimli görünen bir cafede karnımızı doyuruyoruz, tavuk ızgara ve beef stragonof (2 kişi 42 BRL). Bir başka cafede de kahve keyfi (6,5 BRL). Bavullarımızı otelden alıp otobüs garajına yöneliyor, veda ediyoruz Sao Paulo’ya. Hava raporu yağmur uyarısında bulunmuştu, bize güneşli ve sıcak bir gün sunan kent arkamızdan ağlamaya başlıyor. Taksi ile Sao Joaquim durağına (12,5 BRL) oradan da metro ile Tiete otogarına varıyoruz. Biletleri yazdırıp Reunidas firması ile Parati (47*2 BRL) kasabasına doğru yola çıkıyoruz. Otobüsün koltuk araları geniş, şoför kabini, ön tarafı ayrı bir kapı ile ayrılıyor, etrafı seyretmek için kötü asılında. Koltukların hemen arkasında yere sabitlenmiş, yatırılabilen dik minderler var. Yatırılınca arkada oturan için rahat bir bacak uzatma yeri oluyor, koltuklar yumuşak ve oldukça çok yatıyor.

Sao Paulo Hakkında Notlar

Sao Paulo genel olarak büyüklüğü nedeniyle karışık, kitabımızın içerisindeki harita da yetersiz, hal böyle olunca Sao Paulo gezilecek yerler listemiz de yalan oldu. Çok fazla baz istasyonu var, binaların çoğunun tepesinde kuleler var ve üzerleri anten dolu. Genel olarak binalar eski, modern iş merkezindeki gökdelenler bile pek yeni değil. Restoranlar genel olarak havasız. Körler için kaldırımlara kabartma yürüme çizgileri koymayı ihmal etmemişler, sokakların temizliği orta düzeyde diyebiliriz. Sokaklarda bolca uyuyan insan ve bizim gezdiğimiz yerlerde bolca da polis var. Tüm dükkanlarda en görülür yerde duvara asılmış 2şer yangın tüpü de en dikkat çekici unsurlardan. Burada da insan hayatına önem veriliyor. Caddeler çok geniş, her iki yöne 8-10 şerit yollar gördük, trafik oldukça çok ama sürücüler, taksiciler hariç, gayet sakin görünüyorlar, yayalara son derece saygılılar, ayağınızı yola uzattığınızda hemen yol veriyorlar. En dikkat çekici özellik ise adım başı ankesörlü telefon kulübesi olması, üstelik bu telefonları insanlar kullanıyor. Okuduğumuz yazılardan birinde bahsediyordu şehir içinde 50 metrede bir telefon bulunmasının anayasal zorunluluk olduğundan.

Bizler şehirleri biraz yürüyerek gezmekten hoşlanıyoruz, elimizdeki yetersiz harita ile bunu yapmaya çalıştık Sao Paulo’da. Okuduğumuz yazılarda bir çok müzeden bahsediliyor; MASP (Museu de Arte Sao Paulo) gibi. Biz, kendisine ayırdığımız zaman saatlerle sınırlı olan bu kentte müzelere ve parklara çok vakit ayırmadık. Dünyanın beşinci büyük ekonomisinin ekonomik kalbi olan bu şehri gezmek için vakit ayıranlara müzelere şans vermelerini öneririz, şehrin modern kısmında çok vakit geçirmenin anlamı yoktu bize göre, Catedral Metropolitana çevresine ise mutlaka uğranmalı, bizim vakit ayıramadığımız Luz tren garı da önemli ziyaret noktalarından.

Mart 2012