Schönbrunn Sarayı (Das Schloss Schönbrunn), Viyana gezilecek yerler listenizin en başlarında yer bulması gereken bir UNESCO dünya mirası. Schönbrunn Sarayı, 1569 yılında İmparator II. Maximillian tarafından Habsburg Hanedanı’nın yazlık sarayı olarak inşa edildi. Bu tarihten beri, Avrupa’nın en güzel Barok yapılarından biri olarak kabul ediliyor.
Yüzyıl kadar av köşkü olarak hizmet vermiş yapı. İmparator II. Ferdinand’ın karısı Eleonore von Gonzaga, 1642’de bu alana bir keyif sarayı yaptırmış. Viyana kuşatmasını takiben, 1696’dan itibaren saray ve bahçe kompleksi oluşturulmaya başlanmış. Maria Theresa’nın yönetiminde 1743’te bugünkü haline kavuşmuş. “Schönbrunn” ismi “Güzel Bahar” anlamına geliyor. Bu ismi, saray halkının sularını aldığı, yakındaki bir su kaynağından almış.
Schönbrunn Saray Turu – İmparatorluk Turu ve Büyük Tur
1441 odalı Schönbrunn Sarayı’nda günümüzde 45 odası, bahçeleri, bahçede yer alan bölgeleri ziyarete açık. Saray bahçesinden aşağıda ayrıca bahsedeceğim. Saray içerisinde yer alan odaları gezebilmek için bilet almak gerekiyor. İki ayrı tur bileti var, İmparatorluk turu ve Büyük tur. Bilet fiyatlarına sesli rehber cihazı dahil, girişte dilediğiniz lisanda teslim ediyorlar. Saray içerisinde fotoğraf çekmek ise ne yazık ki yasak.
Yirmi iki odalık İmparatorluk Turunda, önce, süitleri sade bir şekilde dekore edilmiş ve döşenmiş olan Franz Joseph’in oturduğu dairelerde başlıyorsunuz. Ardından ünlü karısı Sisi’nin daireleri geliyor. İç mekanlar Rokoko tarzında. Sesli rehber her odada anlatıyor. “Mozart, altı yaşında bir dahi olarak Schönbrunn Sarayı’nın aynalı salonunda müzik yaptı” gibi. Çok acayip bir tarih yaşanmış sarayın odalarında.
İmparatorluk turunun son noktası Tören Odası (Hall of Ceremonies), burada tekrar bilet kontrolü yapılıyor. Büyük tur bileti olanlar turun devamına, olmayanlar çıkışa yönlendiriliyor. Asıl gösterişli odaların bu noktadan sonra yer aldığını belirteyim. Fakat İmparatorluk turunun yeterli bilgi ve görsel içerdiği de bir gerçek.
Viyana saraylarının bir çoğu günümüzde sanat galerisi olarak kullanılmakta, Schönbrunn sarayında ise kraliyet yaşamı sunuluyor. Odaların ve mobilyaların ihtişamı göz kamaştırıyor. Ben özellikle Büyük Galeri (Great Gallery) adı verilen, davetlerin verildiği salona; Uzakdoğu etkisi ile döşenmiş Çin odasına (Chinese Cabinets) ve Hint ve Pers minyatürleri ile bezenmiş Milyonlar odasına (The Millions Room) hayran kaldım. Neredeyse bütün odaların ısıtmalarının, odaya girmeden, arka taraftan yüklenebilir şekilde olduğunu da belirteyim, benim ilgimi çekti.
Schönbrunn Sarayı Bahçesi – Schönbrunn Parkı
Schönbrunn Sarayı’ndaki park, 1779’da halka açılmış. Açıldığı günden beri de hem Viyanalıların hem de şehri ziyaret eden turistlerin uğrak yeri olmuş. Doğudan batıya 1,2 km, kuzeyden güneye yaklaşık bir kilometre uzanan Schönbrunn Bahçeleri, 1996 yılında sarayla birlikte UNESCO Dünya Miras Alanları listesine alınmış.
Sabah 6:30’da açılan parka giriş ücretsiz. Ancak, park alanı içerisindeki bir çok bölge ve yapıya erişim için ilave bilet almak gerekiyor. Hayvanat bahçesi, labirent, botanik bahçesi olarak düzenlenmiş Palmiye ve Çöl bahçeleri ile Privy ve Orangery bahçeleri ek bilet alınması gereken bölümler.
Parkın ücretsiz olarak gezilebilecek yerleri ise asıl büyük kısım. Neptün Çeşmesi ve Gloriette kemerli binası bunların en ünlüleri. Benim en çok hoşuma giden ise sanırım Japon bahçesi (ben genel olarak Japon bahçelerini seviyorum zaten).
Biz bahçeyi gezerken Saray binası ile Neptün çeşmesi arasında ses sistemi kurulumları vardı, bahçede bir klasik müzik konserine hazırlanılıyormuş. Ne yazık ki bizim Viyana’dan ayrılışımız sonrası içindi hazırlık. Seyahatimiz sonrasında, TRT2 kanalında, Schönbrunn Sarayı Bahçesinin büyülü ortamında, Viyana Filarmoni orkestrasının verdiği konserin yayınına denk geldik. Keşke gerçeğine denk gelebilseydik.