Hürriyet’in seyahat ekinde özel bölüm ayırmışlardı Zanzibar için, ilgimi çekmişti. Nasıl gidilir, ne yapılır diye bakarken kredi kartının orayı uzun mesafe kabul ettiği ve milleri 2 kat değerli kullandırttığını, THY’nin ise kısa mesafe kabul edip 15000 mil karşılığı refakatçi bileti verdiğini fark edince öncelikler listesine almıştım. İlk başta niyet sadece Zanzibar’a gitmekti. Kenya’da bizi ağırlayan, 20 yılı Nairobi’de geçmiş Selman abi, “oraya kadar gitmişken mutlaka Ngorongoro’yu dahil edin, Afrika’da ömrüm boyunca sadece 1 yer görebileceğim orası neresi olsun diye sorsan Ngorongoro derim” deyince programımızı uzattık ve seyahatten oldukça önce biletlerimizin rezervesini yaptık. Taban fiyattan rezerve ettiğimiz biletlerden eşiminki 15000 mil karşılığı 1150tl ucuzladı, diğerlerini de kredi kartları puanlarına borçlanınca 4 bilet bize 480 liraya mal oldu. Turumuzu Dünyayı Gezmek, Miço’nun Seyir Defteri, Löplöpçüler ve Sandaletli Seyyah Bora Bilgin‘in bloglarındaki önerileri de dikkate alarak internet üzerinden yerel kaynakları kullanarak programladım.
24/10/2012
İzmir’den İstanbul’a olan uçuşumuz rötar yapınca İstanbul havalimanında depar atmak suretiyle yakalayabildik asıl uçuşumuzu, last call sonrası son araçla. Akşam üzeri 7 gibi kalkan uçağımız, 7,5 saatlik uçuş sonrası sabah 2,5 gibi indi Dar Es Salaam’a. Yer değiştirme imkanı bulduğumuz için yanımıza oturan ve ciddi şekilde ter kokan beyden kurtulmuştuk. Ayrı koltuklara düşmüş, kurban bayramı için Zanzibar’a gitmekte olan, bıyıkları belirli şekilde olmasa da (hatta bıyıksız) yanakları al al, saçları yağlı ve yapışık grup da böylece birbirini bulmuş, herkes için huzurlu ve konforlu bir yolculuk olmuştu.
Bir kaç yıl evvel “bir ülke ile daha vizeler kalktı” başlıklı haberi açmış, bu ülkenin Tanzanya olduğunu görünce hem kalka kalka burayla mı kalkmış diye düşünmüş, hem de vaktiyle vizem çok geç geldiği için tatil programımdan Tanzanya’yı çıkartmak zorunda kalışım aklıma gelmiş, gülmüştüm. Sabahın üçünde vizelerin kaldırıldığı bu ülkeye girebilmek için 1,5 saat kadar sıra bekleyip, formlar doldurup, parmak izi ve 50 dolar verirken hem bu vize haberi geldi aklıma, hem de Rusya’yla vizeler kalktı haberinden aylar sonra Rusya’ya gitmeye kalkıp tur firması vizeleri yetiştiremediği için tura katılamayan eşimin ailesi. Bir başkadır memleketimin yalanları.
Aramızda saat farkı olmayan Tanzanya’nın havalimanından, önceden anlaştığım araç bizi alıp havalimanına yakın otele götürdü. Birkaç saat yatabilmek için kişi başı 24$ ödedik. Önceden hızlı check-in yapabilmek için yazılı bildirim yapmış olsam da uyuz görevliyi aşmamız bir yarım saat aldı. Bir kaç saat dinlenmek, arada aile fertlerinden birinin gereksiz telefonu ile bölünse de iyi geldi.
25/10/2012
Aynı araç havalimanına geri götürdü bizi. Arusha’ya gitmek için fly540’tan uygun fiyatlı (137$) bilet almıştım fakat firma uçuşlarını durdurmuş, Easy satın almış firmayı ve FastJet adını alacakmış, bizi Precision Air’a yönlendirdiler. Şansımıza, daha iyi bir alternatif olmasına rağmen daha pahalı olduğu için tercih etmemiş olduğumuz uçuşa aktarmışlar bizi, kötü tarafı elimizde bilet olmadığı için havalimanına 1 saat erken gitmek zorunda kalışımız oldu. Para bozdurduk, Tanzanya Şilini çok değerli değil (bin şilin yaklaşık 1 lira) ve büyük banknot yok, 100 dolar karşılığı parmak kalınlığında para verdiler. Paralar çok sevimli, bir yüzlerinde önemli tesislerin resimleri, diğer tarafında ise hayvan resimleri var, paralar büyüdükçe hayvanların iriliği de artıyor. Paranın gerçeklik kontrolü için konan parlak, yaldızlı damga da zürafa kafası şeklinde.
Bir saatlik uçuş sonrası vardığımız Arusha Tanzanya’nın safari merkezi, safari alanlarına ya da Klimanjero dağına gidilecekse ulaşım noktalarından biri genelde Arusha oluyor (diğeri ise Klimanjero havalimanı). Uluslararası havalimanı ufak, iklim de elverişli olunca pek bina derdine düşmemişler. Çatısında “Arusha Airport” yazan binanın aslında bir bina olmadığını uçak inince anlaşılıyor, giden yolcu terminali sadece bir çatıdan ibaret. Mekanda ısıtma soğutma derdi yok, Nairobi gibi kışın 20 derece dolaylarına düşüp yazın 25 derece dolaylarına çıkıyor, yolcuları sadece yağmurdan korumaları gerekiyor, onun için de bir çatı yetiyor. Biz uçaktan terminale yürürken görevliler bavulları indirip tekerlekli büyük bir sepet ile arkamızdan getirdiler. Terminal binasının önünde herkes sepetten bavulunu alıp ayrıldı.
Safari oldukça pahalı bir tatil türü, ben ekonomik seyahat etme yanlısıyım, ki aynı paraya daha çok gezebileyim. İnternetten yeterince araştırma yapınca bana uygun fiyatlı, terzi usulü tur çıkarabilecek (http://better-world.dk/afrika.html) ve beni yönlendirebilecek birilerini buldum ve anlaştım. Bizi karşılayıp Arusha’da konaklayacağımız otele götürdüler. Son derece merkezi Naaz otel temizlik konusunda sınıfta kaldı. Açıkçası bunca seyahatimizde kaldığımız en kötü otel. Her zaman hazırlıklıyız, yanımızda yastık kılıfı, havlu vb var, oteli değiştirme taleplerimiz karşılık bulmayınca idare etmek durumunda kaldık.
Otele bizi gezdirecek tur firmasının sahibi Thomas geldi, otelin kafesinde birer kahve içip, gözümüze kestirdiğimiz atıştırmalıklardan yedik ve programımız hakkında bilgilendirildik. Bizi o günkü rehberimize teslim etti Thomas. Rehberimizin önderliğinde yürüyerek şehri gezdik. Arusha, doğu Afrika birliğinin (Burundi, Kenya, Rwanda, Tanzanya, Uganda) yönetim merkeziymiş aynı zamanda Rwanda katliamı sorumluları burada yargılanmış. Şehir içerisindeki tur esnasında arkadaşları tanzanite taşı merkezine bırakıp rehberle bilet peşine düştük biz. Zanzibar uçuşumuz da Precision’a aktarılmış fakat önerdikleri uçuş saati çok geç, havayolu firmalarını dolanıp daha uygun uçuş buldum (Tropical Air, kişi başı 175$), eskisini iptal ettirip yeni bilet aldım.
Tanzanite taşı elmastan bile nadir bulunan mavi renkli çok kıymetli ve pahalı taşmış. Belli ki eldekinden bir pazar oluşturmaya çalışıyorlar, neyse ki bizim hanımlar tuzağa düşmemiş. Rehberimizle Meru dağına doğru yürüdük, ana caddeyi geçer geçmez asfalt bitti. Toprak yol ama çok ince toprak, kum gibi, her geçen araç ve motosiklet toz içinde bırakıyor her yanı. Bugünkü programımız da gerçek Afrika yaşamını görmek. Evler ufak ufak ve bu ufak evlerin bazıları atölye, birçoğuna girip çıktık, parmak arası sandaletlerin üst boncuklarını dizen, dokuma yapan, iplik boyayan yerler, aktarlar var. Normal bir Avrupalı için çok otantik olan bu manzaralar bize çok bir şey ifade etmedi. En ilginci araba lastiklerinden keserek yaptıkları sandaletler ve üretilen 7 çeşit muz idi. Buz muzların 5 çeşidi yemeklerde kullanılıyormuş, sadece 2 çeşidi meyve olarak tüketiliyormuş. Turun ana izlenimi ise Afrika’nın çok ama çok tozlu olduğu.
Akşam için ev yemeği talep etmiştim özel olarak. Thomas’ın bu bölgede çok şık bir çiftliği var, akşam yemeğine onun güzel evine konuk olduk, bizim için aslında Türk yemeklerine gayet benzeyen bir yemek hazırlandı. Yiyecekler konusuna ayrıca değineceğim, bu gecenin sürpriz güzeli salatalık çorbasıydı. Yemek sonrası ertesi sabah safari maceramıza başlamak üzere dandik otelimize geri döndük.