Avustralya – Yeni Zelanda; Byron Bay
20/10/2013
Surfers Paradise’dan ayrılıp yaklaşık bir buçuk saat sürüş sonrası Byron Bay’e vardığımızda saatlerimizi bir saat ileri almamız gerektiğini öğrendik. Konakladığımız Dolphins Motor Inn’in geceliği 115aud idi. Geniş odalı, arabayı odanın önüne park edebildiğiniz, odada mikrodalga fırın, buzdolabı vb. basit mutfak gereçleri bulunduran güzel bir oteldi.
Plaja kısa göz atalım, şu süpermarkette neler varmış, aman bu karidesler de ne büyükmüş, ooo üstelik de pişmiş durumdalar, fırsatı tepmemek lazım falan derken hava kararmaya başladı. Sahil tarafı biraz rüzgarlı, restoranlar daha içeriye doğru. Genç nüfus çok olduğundan ortalık hareketli. Hatta barın birinde özel parti varmış, gençler birbirinden iç gıcıklayıcı kıyafetleri ile sırada bekliyorlardı. Hatta dükkanın birinde kasiyer ile bir genç kız sohbette idi, kızcağız bilet bulamadığı için giremeyecekmiş.
Biz deniz mahsulleri yapan, self servis, içeceğinizi dışarıdan getirmenize izin veren, devasa porsiyonlu bir ara sokak mekanında akşam yemeğine yumulduk, bebek ahtapot, karides ve balık (yanın da beyaz şarap). Sonrasında ise sahile indik. Seyahatin en ilginç manzaralarından biri ile karşılaştık.
Ne yazık ki sesi kapalı videonun, ama orada da görünüyor. Vosvos minibüsün üzerinde DJ var, kendi hoparlörleri, kendisinin ve çok yakın çevrenin duyabileceği kadar açık, yani ortalıkta çok az müzik sesi var. Mavi kulaklıklar kablosuz ve görüldüğü gibi içeride eğlence kopuyor. Etkinlik ücretsiz, tahminimizce torbacılar finanse ediyor, etrafta uyuşturucu ve alkol gırla gidiyor.
Bir yandan ortalıkta çocuklar koşturuyor. Denizden soğuk bir rüzgar estiği için, üzerimizde uzun kollular olsa da üşüyoruz. İnsanlar askılılarla, şortla. Çocuğun biri üzerini kirletiyor, babası aldığı gibi duşa sokuyor çocuğu açık alanda, yanlarındaki adam da uyuşturucu kullanmakta. Çocuk ve su durumunun uyuşturucu ile bağlantısı yok. Kıtada çocukların kıyafetleri ile, hatta çıplak ayak sokakta suyla oynamalarına kimse bir şey demiyor. Bizde hasta olacaksın denir, izin verilmez.
21/10/2013
Bugün yavaş tempolu günümüz, sabah saat kurmuyor, dilediğimiz gibi uyuyoruz, elbette saat pek ilerlemeden uyanıyoruz. Odamızda kahvelerimizin yanına etli ve tavuklu paylarımızı kahvaltı yapıyoruz. Buraların kendine özgü en lezzetli yiyeceği bu gibi duruyor, o da aslında İngiliz “shephard pie”ın az değiştirilmiş hali, ortasında bol soslu et var, cidden et. Soslu olduğu için de kuru olmuyor.
Avustralya’nın en doğu noktası Byron Bay’de yer alan fener. Biz de çarşıda kısa bir alışveriş ve dolaşma molası sonrası oraya gittik fakat fenerde park yeri kalmamış, buralarda trafik kuralı ihlal etmeye de gelmez. Aracı yol kenarında 2 dakika terk edip ancak foto molası veriyoruz. Aslında fener çevresinde çok güzel yürüyüş parkurları var ama bizim böyle bir tur yapmamız mümkün olmuyor, daha doğrusu şartları zorlamıyoruz. Ve Brisbane’e yöneliyoruz.