Bu sefer bavullarımızda eksik yok. Xian’daki yerel rehberimiz Yenan’la buluşunca yemeği havalimanında yiyeceğimizi, şehre gidene kadar restoranların kapanmış olacağını söylüyorlar. Havalimanı restoranı da kapanmak üzere, bizim için hemen sofra hazırlamaya başlıyorlar. Bizde çok farklı bir yerden geldiği her halinden belli olan bir grup gelse restorana, hele ki havalimanında, o grubu memnun etmek için pervane olur insanlar. Xian’da ise hizmet alabilmek için bizim özel çabamız icap ediyor. Dandik yemeğin ucundan tadıyoruz, zaten uçakta da yiyecek bir şeyler vermişlerdi. Bu arada havalimanlarında bizdeki gibi saçma fiyatlar uygulanmıyor, şehirden pahalı ama iki katına bile ulaştırmıyorlar fiyatları, örneğin su 50 kuruş kadar, şehirde de 30-40 dolaylarındaydı.
Xian Gece Hayatı
Xian’da Konaklama yapacağımız Jiangou oteline yerleşiyoruz, Shanghai’deki otelin kalitesi ve şıklığı ile kıyaslamamak gerek. Bavulları bırakıp atıyoruz kendimizi dışarıya, Aysun hanım da bize katılıyor. Xian otelleri içerisinde belki önemliler arasındadır ama kentin göbeğinde değil, bir taksiye binip De Fu Xiang adındaki barlar sokağına gidiyoruz. Burada da hemen her barda canlı müzik var üstelik bu sefer Çince. Sokağı dolanıp paralel sokağa geçiyoruz. Bu sırada bir mesai sonuna denk geliyoruz, tüm çalışanlar dükkânın önünde sıralanmışlar, ip gibi hazır oldalar. Dükkân sahibi olması olası kişi karşılarında bir şeyler bağırıyor, bunlarda hep bir ağızdan tekrarlıyor ve dağılıyorlar. Sonrasında dikkatimizi çekmeye başladı, sabahları firma kıyafetleri ile hep beraber spor yapan insan grupları oluyor etrafta. Bir de sabahın köründe bile pinpon oynayan insanları görmek mümkün.
Barın birinde yerel biralardan tadıyoruz, yanında da patlamış mısır getiriyorlar ama vanilyalı. Çince rock müzik dinliyoruz. Kent tarihi önemi dışında bir üniversite kenti, o nedenle Xian gece hayatı hareketli. Bizim için asıl eğlence ise çıkışta, yan sokakta gözümüze kestirdiğimiz bir lokantada oluyor. Enfes bir gece atıştırması, Çin yemeklerinde zirve.
16 Kasım 2010
Xian Gezilecek Yerler
Xi’an (şiian okunuyor) şehri Çin standartlarında ufak bir kent, yaklaşık 8 milyon nüfusu var, ağırlıklı öğrenci kenti, 40 kadar üniversite olduğunu söylüyor yerel rehberimiz, Mehmet bey burada her fakültenin ayrı üniversite olduğunu belirtiyor. Çinin en eski şehirlerinden biri Xian, merkezi çepeçevre surlarla çevrili, surları olduğu gibi ayakta olan dünyadaki tek kent burasıymış. Doğal olarak Xian gezilecek yerler listemizin ilk durağı bu surlar. Yaklaşık 12 metre yükseklik ve genişliğe sahip Xian surları 14 kilometre uzunluğuyla şehri sarıyor. Dört kenarının ortasında birer kapısı bulunuyor ama sonradan yenileme çalışmalarında aralara yeni kapılar eklenmiş trafik akışını sağlamak için. Üzerinde çepeçevre bisiklet turu yapmaya elverişli ama biz üzerindeki kulelerin birinin çevresinde kısa süre geçirip benim görmeyi senelerdir çok arzu ettiğim, Xian’da görülmesi gerekenlerin kesinlikle bir numarası olan, Terra Cotta savaşçılarına yöneliyoruz.
İlk durağımız bu askerlerin aynısını yapan bir tesis, bize üretim aşaması anlatılıyor, askerlerin rütbelerine göre gövdeleri sabit ve kalıptan çıkıyor, suratların ise her biri ayrı. Burada dilerseniz sizin heykelinizi de yapıyorlar. Çok vakit geçirmeden gerçeklerini görmeye geçiyoruz.
Xian Gezilecek Yerler; Terra Cotta Askerleri
Burada bir paragraf konunun tarihçesine ayırayım. MÖ 3üncü yüzyılda yapılmış toprak askerler. Hükümdar Qin Shi Huang’ın (Çin okunuyor) mezarını korumak için mezarın bir buçuk kilometre kuzeyinde, 9000 tane heykel, her birinin yüzü farklı, hepsi boyalı, tahminen 700.000 kişi çalışmış yapımında. 1.80 boyundan uzun Terra Cotta asker heykellerin üzeri beş metre yükseklikte kalaslarla kapatılmış ve gömülmüş, rivayete göre yeri bulunmasın diye yapanlar da öldürülmüş, yakın bir yerde toplu mezar bulunduğu ifade ediliyor. Askerlerin üzerinden bir yağma geçmiş, yakılıp yıkılmışlar ve her birinin elinde bulunan silahların da büyük çoğunluğu gitmiş. 1974 yılında bir köylü su kuyusu açarken karşılaşmış, insanlığın bu en büyük arkeolojik buluşuyla. Elbette mekâna el konulmuş, kazılar ve heykellerin birleştirilmesi halen devam ediyor. Bu arada imparator Qin’in Çin’in ilk imparatoru olduğunu ve Çin Seddi’nin yapımını da başlattığını belirteyim.
Mezar ise açılamamış, henüz yeterli teknolojimiz yok diyorlar, pek aklıma yatmıyor aslında, bu devirde hala Indiana Jones hikâyesi. Çin imparatorunun mezarının nasıl olduğuna dair rivayetin bini bi para ama böyle bir imparatorun mezarı açıldığında herhalde buralara tekrar gelmek gerekir.
Terra Cotta askerlerini içeren tesis üç bölümden oluşuyor, ilki 8000 kişilik ana ordunun bulunduğu bölüm, ikincisinde ahşap savaş arabaları ve 1000e yakın asker, üçüncüsü ise komuta merkezi. Hala büyük bölümü gün yüzüne çıkartılmamış ama çıkartılmış olanlar aklımızı başımızdan almaya yetiyor. Orijinalin yarı boyutunda yapılmış, dörder atın çektiği bronz at arabaları da etkileyici.
Terra Cotta askerleri müzesine, çepeçevre ekran olan bir sinema da yapışlar, 9 tane perde çevreliyor sizi, ayakta heykellerin tarihçesini anlatan bir nevi üç boyutlu filmi izleyip müzenin restoranına yemeğe gidiyoruz. Yine döndürülen tabla, ama burada restoranın bir kenarında makarna çorbası yapıyorlar ve aşçılar makarnayı hamurdan gözünüzün önünde yapıyorlar. Restoranın tamamı Türk neredeyse, Shanghai ve Bejing’den başlayan turlar Xian’da karşılaşıyor. Bütün turlar Çin’deki tek bir firmayla anlaşmış, aynı otellerde kalıyor aynı restoranlara gidiyoruz, görülen o ki Çin turlarının fiyatlarındaki farklılık sadece kar paylarından kaynaklanıyor, hizmet ve program hepsinde aynı.
Xian’da Çin Dans Gösterisi
Dünyanın sekizinci harikası olarak lanse edilen Terra Cotta Askerlerinden ayrılıp Xian otelimize dönüyoruz, yaklaşık iki saatlik arada biraz dinlenip biraz da otel çevresinde dolanıyoruz, sonrasında yemek yiyip gösteri izleyeceğimiz restorana gidiyoruz. Restoranda sergilenen, çin mutfağının en önemli örneklerinden, birbirinden renkli ‘dumpling’ler (çin mantısı) çok çekici ama biz açık büfe yemek yiyoruz. Açık büfede hiç olmazsa lezzetli olan yemeklerden daha fazla alabiliyorsunuz, tüm turlar burada, tüm Türkler makarnaya saldırıyor. Yemek sonrası gösteri salonuna geçip bir masaya kuruluyoruz. Sahne çok şık, kıyafetler çok şık, büyücek bir yapım ama çok geleneksel ve yavaş. Günün çoğunu yürüyerek geçirdiğimiz için yorgunlukta var, huşu içindeki müzikle beraber gözlerimiz kapanıyor, düşen başımızla ayılıp kısa süreliğine açılabiliyor gözlerimiz ara ara. Çıkışta Xian gecelerinee akmaya halimiz yok, otele dönüyoruz.
17 Kasım 2010
Xian Gezilecek Yerler; Wild Goose (Vahşi Kaz) Pagoda
Xian otelinin kahvaltısı kesinlikle bir öncekinden iyi, peynir var mesela, millet saldırıyor tabii. Karnımızı iyice doyurduktan sonra Wild Goose (Vahşi Kaz) Pagoda’ya gidiyoruz. Pagoda üst üste küçülen katlardan oluşan kule şeklindeki Budist binalarına verilen isim. Gezdiğimiz diğer dini mekânlar gibi kalabalık değil, kabartma resimler üzerinden burayı yapan rahibin ve Buddha’nın hikâyelerini anlatıyorlar. Xian’da görülmesi gereken yerlerden sayılan ama bizim pek de birşey anlamadığımız Wild Goose Pagoda’dan ayrılıp, önce yeşim taşından işler yapan bir tesise, sonra yemeğe gidiyoruz, açık büfeler hariç en bol yemek bu Xian restoranında.
Xian Gezilecek Yerler; Xian Büyük Cami
Xian gezilecek yerler listemizin sonraki durağı Büyük Camii. Bu bölgede çokça Müslüman var, rehberimizde onlardan biri. Camii bizim bildiğimiz camii mimarisinde değil, buradaki tapınaklardan yegâne farkı Müslümanların kullanması, içeride namaz kılınması. Mekânı gezdikten sonra akşamüzeri tekrar buluşmak üzere gruptan ayrılıyoruz. Caminin çıkışına ilerlerken karşımızdan bir çift geliyor, kadının kucağında çocuğu var ve çocuğun kıçı açık. Pantolonun bacak arası açık, kemer bölgesinden ağına kadar. Sonradan sorup öğreniyoruz bebek bezi kullanmadıklarını. Çin’de tuvalet eğitimi tamamlanana kadar açık kıçlarla dolaştırılıyorlarmış, gruptan gören kişiler olmuş kaldırımın kenarında bacaklarından oturur durumda tutup tuvalet ihtiyacını giderttiklerini.
Cami Müslüman pazarı olarak anılan bölgenin hemen bitişiğinde, buralarda dolaşmak kesinlikle çok keyifli, hediyelik eşya, yiyecek, kıyafet, baharat, turşu ve benzeri hemen her şey var. Bizim alıştığımız şekilde belli günler kurulan bir pazar değil, belli bölümü tezgâhlardan olaşsa da çoğunluğu dükkân. Sokakları turluyoruz bir iki lüzumsuz alışveriş de yaparak, daha önceden Çin karakterleri ile adını yazdırmış olduğum Yang Rou Pao Mo (羊肉泡馍) çorbasından içmeyi de ihmal etmiyoruz, Çin yemekleri içerisindeki favorilerim listesine giriyor.
Burada kurban bayramın son günü kesilirmiş o nedenle etrafta ağaçlara bağlı koyunlar var, genellikle kasapların yakınında. Kasapların hiçbirinde buzdolabı görmedim, nedenini bilemiyorum ama stoksuz çalıştıklarını umuyorum. Kasapların yan sokaklarında da yığın yığın kemik duruyor genelde, herhalde 15er dananın kemiğini yığmıştır her biri. İlgimizi çeken tezgâhlardan biri de manav tezgâhı, farklı birçok şey var ama mantar çeşitliliği inanılmaz. Burada da kestane seviliyor ama kestaneleri bizdekilerden çok daha ufak ve kabuğunu çizmeden pişiriyorlar. Ben kestaneden haz etmeyen biri olarak bulaşmıyorum ama eşim bayıla bayıla yiyor.
Xian Gezilecek Yerler; Davul ve Zil Kuleleri
Şehrin, yani şehir surlarının tam ortasında karşılıklı iki kule var zil ve davul kuleleri, grubun tekrar buluşacağı nokta da davul kulesinin hemen yanı. Dünyanın en büyük davulunun bu kulede bulunduğunu okuduğumuz için Xian’da görülmesi gerekenler listemize eklemiştik. Biraz erken gelip, hemen bilet alıp kuleye çıkıyoruz. Dışarıdan 3 çatılı, 3 katlı olan bina içeride 2 kat. Alt katın balkonu çepeçevre davullarla çevrili, içerisi ise davul çeşitlerinin tanıtıldığı ufak bir müze olarak düzenlenmiş. Şansımıza belli saatlerde davul gösterisi oluyormuş ve biz tam saatini tutturmuşuz. 15 dakikalık gösteriyi keyifle izliyoruz. Kulenin üst katında ise boyumun herhalde iki katı çapa sahip davul var.
Standart dönen tabla yemeğini takiben Beijing’e (Pekin eski adıymış) gitmek üzere havalimanının yolunu tutuyoruz. Havalimanında birkaç Çinlinin bizlerle fotoğraf çekilmek istemesi hepimizi eğlendiriyor, sokakta Çinli görürseniz sizde çekinmeyin beraber fotoğraf çekilin. Xian -Pekin uçağında ise dünyanın en kötü ikramı ile karşılaşıyoruz; ekmek. Ben bütün iyimserliğimle ekmek verilince yemek geleceğini düşünmeye başladım, benden daha az iyimser olanlar kendilerinin sandviçine peynir konulmamış olduğunu bildirdi. Anladık ki herkeste durum aynı, bildiğimiz kuru ekmek ikram ettiler.
Yerel rehberimiz Oliver karşılıyor bizi ve Pekin’de konaklama yapacağımız otelimiz Jiangxi Grand Hotel’e gidiyoruz. Shanghai’daki kadar olmasa da gayet iyi bir otel, hemen ertesi gün için enerji toplamaya başlıyoruz.
Comment(2)