18 Kasım 2010
Pekin Gezilecek Yerler; Çin Seddi
Kahvaltı Pekin’de Xian’dakine nazaran zayıf ama artık sabahları noodle yemekten gerçekten keyif almaya başladım. Depoladığımız enerjiyi Çin seddinde harcayacağız. Çin Seddinin restore edilmiş ve turistlere açılmış birçok bölgesi var, biz Juyongguan bölümüne gidiyoruz. Bir vadinin alt noktasından çıkıyoruz seddin üzerine ve yukarı doğru tırmanmaya başlıyoruz, soğuk bir rüzgâr var ve ciddi şekilde üşüyoruz. Ama üşümemiz tırmanmamıza engel değil, bu büyüleyici manzaraya değer.
Çin’de son ziyaret ettiğimiz şehir olan Pekin’de bakır işçiliğini öğreniyoruz. Bakır eşyanın, mesela vazo, üzerine ince bakır şeritlerden kabartma halinde desenler yapıyorlar, sonra bu bakır şeritlerin arası boyayla dolduruluyor. Ürünün son halini görünce bakır olduğuna inanmanız çok zor, sabır işi süs eşyaları. Dükkânın üst katında yemek yiyoruz. Yine dönen tabla ama bu sefer bir ilave var, Çin votkası diyebileceğim %56 alkollü bir içki ikramıyla başlıyoruz yemeğe, içimizi ısıtıyor.
Pekin Gezilecek Yerler; Cennet Tapınağı
Çin seddinde üşüyüp yorulduktan sonra Pekin’de görülmesi gereken yerlerden cennet tapınağına yöneliyoruz ama öncesinde olimpiyat stadının yakınında ufak bir fotoğraf molası verip belkide günümüz mimarisinin en güzel eserleri su küpü ve kuş yuvasını fotoğraflıyoruz.
Cennet tapınağı çok geniş bir bahçenin ortasında bu bahçe sosyal alana dönüşmüş, spor yapanlar, dans edenler, müzik çalanlar var etrafta. Üç katlı silindirik tapınağın içine girilemiyor. Bu tapınağın özelliği ayinleri imparatorun yönetiyor olmasıymış, bizzat bereket duası edermiş yani.
Pekin’de Alışveriş
Sonrasında grubun çoğunun sabırsızlıkla beklediği Pekin’de alışveriş faslı, çakma ürünlerin satıldığı bir alışveriş merkezine götürüyorlar. Hep ödünç bavulla seyahat ettiğimiz için bir bavul almaya niyetli ve kararlıyız. Zaten Çin’de alışveriş yapabilmek için kararlılık gerekiyor bir miktar. Pazarlık deliliği var. 650’den başlayan pazarlıkta fiyat yavaş yavaş iniyor ama her adımda rest çekmeniz gerekiyor, siz dükkândan ayrılırken kolunuzdan sıkıca tutup yalvar yakar geri çekiyorlar. Satıcı kadınların bile ne kadar kuvvetli olduğuna şaşarsınız. Bu arada pazarlık genelde hesap makinesi ile yapılıyor, yaklaşık bir saatin sonunda 130’a alıyoruz bavulu ama pilimiz de bitiyor. Dükkânlara bakarak gezmenizde mümkün değil, rahat vermiyor satıcılar, hele ki herhangi bir şeye ellerseniz hemen hesap makinesini uzatıp “hav maç dis” diye bağırmaya başlıyorlar, gitmeye çalışınca kolunuzdan çekiştiriyorlar. Çin’den ne alınır diye bakmak bile pek mümkün değil. Buradaki serbest zamanın dolmasına daha çokça olduğu için rehberimizi bilgilendirip ayrılıyoruz.
Metro durağına yakınız ve hedefimiz Hou Hai adıyla anılan gölbaşı. Metro çıkışında rikşa adıyla anılan triportör motorlardan biriyle anlaşıyoruz bırakıyor bizi göle uzanan trafiğe kapalı sokaklardan birinin başında. Biraz dolaşıp yemek yiyecek bir yer buluyoruz. Biraz gözlemeyi ama daha çok böreği andıran etli ve otlu lezizler ile hem yanarak hem de bayıla bayıla yediğimiz noodle çorbası alıyoruz.
Pekin Gece Hayatı
Bir tarafı diğerinden oldukça ufak bir 8 şeklindeki gölün çevresi neredeyse tamamen barlarla çevrili, tamamını yürüyoruz. Bir uçta meydan var ve insanlar sokakta; bir yanda yumruk kadar bohça ile maç yapıyorlar, amaç ayakla kendi sahanızda yere düşmesini önlemek. Meydanın çoğunda ise insanlar dans ediyor. Cennet tapınağında da kartlarla ve mahjong taşlarıyla oyunlar oynayan çok insan vardı, sokakta sosyal hayat çok geniş ve insanlar oyunu, sporu, dansı seviyor.
Burada da tüm barlarda canlı müzik var, tınıları hoş gelen bir tanesine oturuyoruz. Biralarımızı içerken ikimizde birbirimize sorarcasına bakıyoruz; “sözleri anlıyor musun?”. Çinceyi söktük galiba diyoruz ama solist Uygur Türküymüş, sözlerin yarısını anlıyoruz. Ara verdiklerinde kısaca müzisyenlerle sohbet edip otelimize dönüyoruz.
19 Kasım 2010
Pekin Gezilecek Yerler; Tian’anmen Meydanı
Şehrin göbeğine, Tian’anmen meydanına gidiyoruz. Benim aklımda, elinde naylon alışveriş torbasıyla tankın önünde duran ve tank manevra yaptığı müddetçe onun önünde kalmaya devam eden adamın görüntüsüyle kalan, söylendiğine göre 100 futbol sahası büyüklüğünde dünyanın en büyük meydanı, Pekin’de gezilecek yerler denince akla gelen ilk yer. Yasak şehrin hemen önü burası ve yasak şehrin kapısında kocaman bir Mao resmi var, meydanın ise diğer ucu, puslu (aslında temel olarak hava kirliliği) havanın da etkisi ile görünmez durumda. Biraz fotoğraf çekilip, biraz burada yaşanan tarihten sohbet edip yasak şehre yöneliyoruz.
Pekin Gezilecek Yerler; Yasak Şehir
Yasak şehre bir alt geçitten ulaşıyoruz, geniş bir cadde var arada. Bu uzak doğulu bebekler acayip şirin, insanın alıp bir tane evine götüresi geliyor, büyüyünce bu güzellik nereye gidiyor anlamıyoruz ama yasak şehrin girişinde gördüğümüz toparlak yüzlü mıncıklanası velet ayrı bir güzel. Neyse, geziye dönelim, yasak şehir vaktiyle tüm Çin yönetiminin yaşadığı yermiş, dünyanın en büyük meydanının iki katı boyutunda, bunun yarısı haremlik, yarısı selamlık. Yani 100er futbol sahalık alan halka, ülke yönetimine ve imparatora ayrılmış durumda. Yasak Şehir sanırım 7 kocaman avludan oluşuyor, Çin mimarisi ile yapılmış binalar, son derece görkemli bir saray fakat devrim sırasında yağmalanmış, bu nedenle içindeki eşyalar yok, öyle olunca ziyaretçilere açık alanlar gezdiriliyor. Topkapı ve Dolmabahçe saraylarından kat be kat büyük bu sarayda bizim saraylarımızın ihtişamı yok. Açıkçası Rus saraylarını enikonu merak etmeye başladım. Umarım oraları da gezmek ve sonrasında anlatmak mümkün olur.
Tur gezilerinde alışveriş durakları eksik olmuyor, Çin’de alışveriş molalarında bu işi yemekle birleştiriyorlar, bugünkü öğle yemeğinde de bir inciciye götürüyorlar. Her zamanki gibi önce yapılışını anlatıyorlar, aletler cidden yapılıyor, çiftlik inci, küçüklerini midyelere enjekte ediyorlar, midyeden irili ufaklı bir sürü inci çıkıyor, ufaklar başka midyeye. Saatlerce yürüyüp yorulmuş grubun erkekleri anlatım odasında uyuklarken bayanlar mağazayı turluyor.
Pekin Gezilecek Yerler; Yazlık Saray
İnci dükkânı, Çin’de göülmesi gerekenler listemizin bir sonraki durağı olan Yazlık Saray’ın hemen yanında. Yazlık Saray, Yasak Şehir’in 4 katından büyükmüş, yapay bir gölün çevresine ve hatta ortasındaki yapay adaya yerleştirilmiş. Vakit geçirmek için şahane bir yer ancak artık yaz bittiği için sandallar kenara çekilmiş, gölün karşı kıyısına yürüyoruz. Biz bir yandan Oliver’i Simten’le konuşturup buluşmamızı organize ettiriyoruz. Binaların içerisine giriş yine yok ne yazık ki, binaların oraya geldiğimizde ise göl kenarı ferahlığı yok oluyor. Yine Çin’lilerin bahçe tercihi ile karşı karşıyayız, oda bahçe olarak tanımlayabileceğim bölmeleri kat ediyoruz. Bina aralarında büyüleyicilik yok oluyor, yani bizim için. Ancak bir şeye değinmeliyim, Çin’de ağaçları halatlarla sarıyorlar, sadece Yazlık Saray’da değil her yerde, bizim ağacın gövdesini kireçle boyamamız gibi gövdesini ve dallarının ilk bölümlerini sarıyorlar. Kışın fırtınalar oluyormuş, ondan korumak içinmiş, böcek falan değil yani.
Sonraki durak yine Çin’de Alışveriş, grup son derece hoşnut bu durumdan, biz ise orada Simten’le buluşacağız. Kısa bir tur atıyoruz alışveriş merkezinde ama pek bir şeye yanaşmadan, aldık dersimizi, enerjimizi onlara vermek istemiyoruz. Simten bizi alıyor, keyifli bir akşam yemeği sonrası bir bara gidiyoruz. O kadar çok şey var ki merak ettiğimiz, Simten’de sabır sonsuz her sorumuzu cevaplıyor. Bunları ayrıca genel notlar altında topladım.
Çin Ayak Masajı
Otelimize kadar bırakıyor Simten bizi, hem buradaki son gecemiz olduğundan hem de bugün bolca yürüdüğümüzden yatmadan önce birer ayak masajı yaptırmaya karar veriyoruz. Bir bay, bir bayan geliyor odaya ellerinde kovaları ve tabureleriyle, kovaları içlerine bazı bitkilerle ve sıcak suyla doldurup geliyorlar. Ayaklarımız suyun içerisinde on dakikaya yakın duruyor, sonra yıkayarak çıkarıyorlar, uzanıyoruz yatağa. Adam benimle, kadın eşimle ilgilenmekte, yumuşak başlayan masaj çabucak sertleşiyor ve ayaklarımdan ilginç sesler çıkmaya başlıyor, bir süre sonra adamın ayağımı kaval kemiğimin ortasına takmaya çalıştığını düşünüyorum. Eşimden gelen ses sadece ‘benimki sadece okşuyor’ oluyor. İkimizde ilk kez birilerine masaj yaptırıyoruz, hayal ettiğimiz rahatlamayı sağlamıyor.
20 Kasım 2010
Pekin Gezilecek Yerler; Lama Tapınağı
Dünkü Çin’de alışveriş furyasında alınan elektronik malzemelerden arızalı olanlar varmış, bu nedenle alışveriş merkezine geri gidiyoruz, biz etrafta turlarken gruptakiler alışveriş yapıyor, öğlene kadar kötü programlı gidiyor. Öğle yemeğinden sonra ise Lama Tapınağına gidiyoruz. Dün akşam Simten’den nüfusun çoğunluğunun dinsiz olduğu bilgisini aldık ama turda Budizm’in ağırlıklı din olduğu belirtildi, burası da bir Budist tapınağı. Tatil günü olmasının da etkisi ile ortalık kalabalık, klasik Çin yapısı olarak burada da ardı ardına holler var. Bolca heykel ve önünde ibadet eden insanlar var son bölümdeki heykel ise vurucu kısım. 26 metre yüksekliğinde olduğu söylenen, tek parça sandal ağacından oyulma, tabii ki altın sarısıyla kaplanmış heykel Pekin’de görülmesi gereken başlıca eserlerden.
Pekin Gezilecek Yerler; Hutonglar
Çıkışta Simten alıyor bizi tapınaktan, kendilerinin çok sevdiği bir Hutong bölgesine götürüyor. Hutong bölgeleri restore edilmiş eski mahalleler, dün hakkında konuştuğumuz mahallelerin dükkânlara dönüştürülmüş hali. Metin de bize eşlik edebiliyor. Buradaki dükkânlar oda yapısındaki evlerden yapılma olduğu için küçücük. Gezinmemizi tamamladıktan sonra 798 adındaki sanat merkezine gidiyoruz. Eski depo ve fabrikaların olduğu bölgedeki her bina sanat merkezine dönüştürülmüş. Yüzlerce devasa deponun tamamı sanat merkezi, ancak ufak bir bölümünü gezebiliyoruz, dikkatimizi çeken galerilere dalıp resimleri, heykelleri inceliyoruz. Çok orijinal, sevimli ürünler de satılıyor. Böylesine büyük bir alanı böyle bir işe ayırmış olmaları çok etkileyici.
Tekrar tur grubumuzla buluşmak üzere olimpiyat köyü yakınlarındaki bir çay evine yönleniyoruz. Kuş yuvasının gece ışıklandırılmış halini görmek keyifli. Simten çok ilginç bir olay anlatıyor, olimpiyat açılışına bilet bulamamışlar, gitme şansları olmamış. İlginç olan açılış tarihinde yağmur beklenmesiymiş, yağmuru yağdırmamışlar. Yağmur bombasıyla yağış sağlandığını duymuştum ama aksini nasıl başardıklarını aklım almıyor. Bu nedenle hava son derece basık ve sıcak hale gelmiş, perişan olduklarından bahsediyor Simten. Olasılıkla bu olaya bağlı olarak geçen kış ilk kez kar yağmış, şehir kara alışık değil, gerekli ekipman yok, tüm yollar kapanmış. Her olimpiyat yapısı gibi su küpü ve kuş yuvası da oldukça atıl kalmış. Kar yağınca süratle kuş yuvasının içerisine kızak sahaları yapmışlar, insanlar tribünlerde kayak yapmış. Su küpü de şu an tadilattaymış, içerisine bir su parkı yapıyorlarmış.
Çin’de Alışveriş, Wangfujing
Biz çay mekânını ararken telefon geliyor rehberimizden buluşma yerimiz olarak değişmiş. Biz de tekrar geri dönüyoruz. Wangfujing bir alışveriş sokağı, son derece lüks. Açıkçası tahminlerimden çok öte lüks, Ferrari, Lamborghini ve Maserati’nin mağazaları vardı içlerinde onlarca araba ile. Avrupa’daki gibi hediyelik eşya mağazaları gibi değil, stoklu spor araba satışı yapıyorlar. Sokağın bir kısmını seyyar yemek satıcılarına ayırmışlar. Hepsi aynı örnek tezgâhlarda seçtiğiniz yiyeceği hemen pişirip teslim ediyorlar. Ne aramazsanız var; akrep, çıyan, kırkayak ve daha önce görme şerefine bile erişmediğim envai çeşit böcek. Çin mutfağının en nadide yiyecekleri. Program değişikliği buraları da görmemizi sağladığı için mutlu oluyoruz. Simten’e güzel ev sahipliği için teşekkür edip vedalaşıyoruz. Gruba yemeğin sonunda katılıyor, süratle karnımızı doyurup havalimanına yollanıyoruz. Çin seyahatimiz sona eriyor.
Comment(3)