1. Home
  2. Mekanlar
  3. Hırvatistan
  4. Dubrovnik
  5. Adriyatik Gezisi Notları – 3

Adriyatik Gezisi Notları – 3

0

02.06.2011 Perşembe – DUBROVNİK / HIRVATİSTAN

Dubrovnik Manzarası

Sabah 06:30 gibi uyandığımızda gemimiz Dubrovnik limanına yanaşıyordu; pencereden çevreyi seyrettik. Kahvaltı sonrası saat 08:30’da tur otobüsümüz geminin yanından hareket etti. Çevre oldukça yeşil, dağlık ve kıyılar çok girintili çıkıntılı. Önce, eski Dubrovnik’i neredeyse kuşbakışı seyredebileceğimiz bir tepeye çıkıp fotoğraf çektik. Sonra eski Dubrovnik’in giriş kapısına gelip otobüsü terk ettik. Şehir tamamen surların içerisine yapılmış, surlar ve bütün yapılar taştan, binalar kırmızı kiremitli, yerler tamamen mermer taşlarla döşeli, hiç çıplak toprak yok; dolayısı ile hiç bitki de yok. Binaların hepsi sağlam, yıkık dökük bina ve sur yok. Yaya olarak şehrin içerisinde dolaştık, Rektör’ün (belediye başkanının) sarayını, tarihi eczaneyi, limanı, zenginler ve fakirlerin çeşmelerini dolaştık. Turun sonunda otobüsle gemiye dönmeyip, gezmeye devam ettik.

Dubrovnik Eski ŞehirBir kafede oturup biraz dinlendik. Eski Dubrovnik’te yaşayan insan sayısı çok azmış ama binaların tamamı kullanılıyor; her yer dükkan, lokanta, kahvehane, vs. Çok sayıda turist var ama henüz sezon başlamadığı için ortalığın oldukça sakin olduğu ifade edildi. Ara sokakları da dolaştıktan sonra, Türkçe menüsü de olan ve Manisaspor diyerek bizi karşılayan Konoba Koloseum isimli sokak lokantasında, soslu midye ve deniz mahsulleri, bira ve şaraptan oluşan güzel bir öğle yemeği yedik. Üstüne de oranın dondurmasının çok meşhur olduğunu duymuştuk, bir yerden dondurma yedik ama pek bir özelliği yoktu. Hırvatistan’ın para birimi Kuna; yaklaşık 7,5 Kuna 1 Avro ediyor ama ihtiyaç duyduğumuz her yerde Avro kullanabildik. Yeteri kadar gezdiğimize karar verince, şehirden çıktık ve bir taksiye binip gemiye döndük. İki saat kadar dinlendikten sonra saat 18:00’de tekrar gemiden inip sahil boyunca 1 saat kadar yürüdük. Saat 20:00’de 7. katta akşam yemeğine çıktık ve biz yemek yerken gemimiz Split’e gitmek üzere hareket etti. Güverteden yeni Dubrovnik’in ışıklarını kayboluncaya kadar seyredip kamaralarımıza çekildik.

03.06.2011 Cuma – SPLİT / HIRVATİSTAN

SplitSabah 06:00 civarında, gemimiz Split limanına yanaşırken uyandık. Giyinip kahvaltımızı yaptıktan sonra, saat 08:00’de karaya çıktık. Split limanı neredeyse tekne kaynıyor, giden gelen vapurun, feribotun sayısı inanılmaz, ayrıca limanın yakınındaki marinada da tekne direklerinin yoğunluğu olayın ciddiyetini gösteriyor. Liman eski şehre yürüme mesafesinde, yürüyerek gittik ve eski şehrin sokaklarında dolaştık. Buradaki eski şehir Dubrovnik ile mukayese edilemez, daha yıpranmış ve bakımsız; bazı yerlerinde restorasyon işleri devam ediyor. Eski şehrin içi ve çevresi dükkanlar, kafeler ve lokantalarla dolu. Çevresinde de bir sürü eşya satan stand var. Şapka ve ayakkabı alışverişi yaptık. Satıcılarla sohbette buralarda Türk dizilerinin pek popüler olduğunu öğrendik. Buradaki eski şehirde de hemen hemen toprak hiç görmedik, her yer taş döşeli. Saat 10:30 gibi tekrar yürüyerek gemiye döndük. Gelmeyen bir yaşlı çift nedeniyle gemi 11:00’de hareket edemedi, biraz rötar yaptı. Korçula adasına doğru yola çıktık.

03.06.2011 Cuma – KORÇULA ADASI / HIRVATİSTAN

Korçula AdasıSaat 15:30 civarında gemimiz Korçula adasındaki aynı isimli kasabanın açığında, yanaşılabilecek bir mendirek olmadığı için, demirledi. Gemiden 3 tahliye motoru denize indirildi ve bizleri karaya taşımak için geminin çıkışına yanaşmaya çalıştılar. Ancak, sert rüzgar nedeniyle bunu başaramadılar. Gemi birkaç kez yer değiştirerek uygun bir pozisyon buldu ve karaya taşıma işlemi başladı. Biz karaya ayak bastığımızda saat 17:30 olmuştu. İndiğimiz mendireğin hemen yanındaki kapıdan eski şehre girdik ve içeride dolaştık. Bu da, diğerleri gibi, ama oldukça ufak bir kale içi şehir. Burada Marco Polo’nun evi olduğu söylenen yeri saat 18:00 olup kapandığı için gezemedik ancak gezenlerden, içeride enteresan bir şeyler bulunmadığını öğrendik. Kalenin deniz tarafındaki surların dışına güzel bir yürüme yolu yapılmış; iki tarafı devasa çam ağaçlı, denizden 3-4 metre yüksekte ve boydan boya kafeler ve lokantalarla dolu; çok keyifli bir mekan. Biraz da kalenin dışında kordon boyunda gezindikten sonra, bir minibüs taksi ile anlaşarak 1 saatlik bir ada turuna çıktık. Adanın doğu tarafında yaklaşık üçte birlik bir bölümünü araba ile dolaştık. Kasabaya dönüşte, şoförün tavsiyesi ile, eski şehirdeki Adio Mare isimli lokantada, yerel şarap ve deniz mahsullerinden oluşan akşam yemeğimizi yiyip saat 22:00’de tahliye motoruna binip gemiye döndük ve saat 23:00 civarında gemimiz Kotor’a doğru yola çıktı.

LEAVE YOUR COMMENT

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir