1. Home
  2. Mekanlar
  3. Türkiye
  4. İzmir
  5. Dide’nin Gezi Vapuru – Cruise gemisi ile tanışma

Dide’nin Gezi Vapuru – Cruise gemisi ile tanışma

4

22/05/2014 – İZMİR

Anneanne ve dedemin geçtiğimiz yıl çıktığı çeşitli gezi vapuru seyahatlerine çok özeniyordum. Geçtiğimiz sene 15 Temmuz’da geçirdiğim böbrek nakli sonrasında eve geldiğimde, anneannem ve dedemin bana sürpriz olarak bir gezi vapuru seyahati aldıklarını öğrendiğimde heyecandan ne yapacağımı bilemedim.

Aylarca sabırla bekledikten sonra beklediğim gün geldi çattı ve 22 Mayıs’ta sabah herkesten önce saat 05.00 sularında kalkıp Costa Magica’nın İzmir körfezine girişini seyrettim. Üstümü giyindim, kahvaltımı ettim ve daha fazla dayanamayıp saat 07.00 de annem ve babamı uyandırdım.  Bir süre onlar beni oyaladılar fakat sonra bu sefer anneannemlere çıkıp onların kafasını şişirdim. Saat 10.00 da bizi gemiye götürecek taksi geldi. Yol boyunca çığlık çığlığaydım.

İzmir Limanı’nda pasaport kontrollerinden sonra gemiye binmek üzere yürümeye başladık. Köşeyi dönüp de gemiyi görünce gözlerime inanamadım. Bu gemi gördüğüm en güzel şey ve bu gün de hayatımın en güzel günüydü.

Costa Magica'ya binerken

Anlam veremediğim bir sürü kontrol sonrasında nihayet gemiye bindik. Kimsenin bizim dilimizi konuştuğu yetmiyormuş gibi bir de herkesin ten rengi faklıydı. Kimisi sütlü kahve gibi, kimisi siyah… Annem bana söylemişti insanlar farklı renklerde, ırklarda olabilirler diye. Kiminin gözleri çekik olur, kiminin rengi koyu olur diye.. Demek ki buymuş….

İnanabiliyor musunuz gemide bir yığın asansör var!! Üstelik de 11. Kat falan var!!! Ben hala inanamıyorum!!!

Gezi vapuruna gidiyorum

Kontrollerden sonra odamıza gittik. Odaya girer girmez annem “Ee? Bu iki kişilik kocaman yatakta dördümüz birden mi yatacağız?” dedi. Ben de şaşırdım. Ama sonra duvarda kapalı olan yatakları gösterdi abi bize. Meğerse odanın sağ ve sol tarafındaki duvarlarda 2 tane daha yatak varmış ama onlar kapalıymış. Abi dedi ki “akşam siz odanıza yatmaya geldiğinizde ben onları hazırlamış olacağım”  Sanmayın ki ben abinin neler dediğini anladım. Annem ve dedem bana anlattı.

Kamaramız

Bavullarımız da odaya geldikten sonra, elimizde günlük programımızla gemiyi keşfetmeye çıktık. En üst kata asansörle çıkıp oradan geze geze aşağı ineriz dedi herkes. İçindeyken dışarıyı görebildiğimiz bir asansöre girdik.  En üst kata çıkıp güverteye çıktık. Aman Allahım!! Burası bir rüya olmalı. O kadar çok havuz var ki! Herkes mayosunu giymiş, havuz kenarlarında güneşleniyor. Hatta kocaman bir de kaydırak var. Çocuklar var her yerde. Havuza giriyorlar, bağırıyorlar! Havuza girmek istedim. Ancak annem izin vermedi. Anneannem havuzun ne kadar pis (!) olduğunu anlattılar bana. Mikrop kapabilirmişim. Ne de olsa yeni bir böbreğim var… Annem dedi ki “Mayolarımızı giyer, havuz kenarında güneşleniriz seninle. İstersen ayaklarını da havuza sokabilirsin” Ben tabii yine çığlık çığlığa 🙂 Bugün hayatımın en güzel günü!!!

Gezi vapurunda yatağım

Havuz kenarına bir geldik ki ne görelim! Yemek veriliyor. Herkes bilir “Dide doymaz” Hemen bir tabak alıp sıraya girdik. Annem ve bana tabağımıza hamburger, patates, soğan falan aldık. Bir de ne görelim, dedem başka bir büfeden çok daha değişik şeyler aldı. Bir de gittik ki o büfeye, dondurmalar, tatlılar, değişik yemekler… Hepsinden yemek istiyorum! Ama o da ne?! Karnım ağrımaya başladı.. Annem hemen bir tuvalet buldu. Tıpkı Midilli seyahatinde olduğu gibi..  Ben yine ishalim. Annem ve babam daha evdeyken, yola çıkmadan bir gece önce bana “Dide erken kalkma, uyu, dinlen hasta olacaksın” demişlerdi . Yine haklı çıktılar. Ne zaman yanılacak bunlar??  Annem “benim dediklerimi yiyeceksin, başka da bir şey yemeyeceksin” dedi.  Bu da demek oluyor ki, tatlı yok. İnşallah barsaklarım en kısa sürede düzelir de bu yasaklardan kurtulurum.

Yemeklerimizi de yedik, gemimizin limandan ayrılmasına daha var ve ben hala çok heyecanlıyım. Yapacak o kadar çok şey var ki. Tuvaletten bir çıkarsam, hepsini yapacağım! Anneannem “stresten” diyor. İnşallah öyledir. Gemi turumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Odamıza bırakılan günlük programda annem ve dedem bir çocuk kulübü olduğunu görmüşler. Onu keşfetmek üzere dolaşmaya başlıyoruz. Ancak dedemin aklına “Acil durum tatbikatı” geliyor ve hemen odamızdan can yeleklerimizi alıp tatbikata iniyoruz. Abiler videodan acil bir durumda, yani gemi batarsa ne olacağını, nasıl olacağını anlatıyorlar. Annem de bana tarif ediyor. İyi de ne var bunda, ben yüzmeyi biliyorum, atlar yüzerim diyorum. Herkes gülüyor. Sonra öğreniyorum ki, suda uzun süre kalmak gerekirse o yelekler bizi suyun üzerinde tutacaklar.

Gezi vapuru selfisi

Acil durum tatbikatından sonra çocuk kulübüne doğru yola çıkıyoruz. Çocuk kulübü 12. Katta. İçeride bir yığın çocuk var. Maskemi takıyorum tabii ki, annem oradaki ablalarla uzun uzun konuşuyor. Ben ameliyat yerimi gösteriyorum. Maskeyi takmam gerektiğini anlatıyormuş annem. Sonra beni orada bırakıp anneannemlerin yanına gidiyor.

Anlamadığım bir dilde, anlamadığım oyunlar oynuyoruz. Ama bana işaretlerle anlatıyorlar. Ben de anlıyorum! Burası çok güzel! Hayatımın en mutlu günü bugün!

Gemimiz limandan çıkmak üzere hareket ettiğinde anneannem beni kulüpten alıyor. İnanamıyorum! Vapurlar, arabalı vapurlar.. Gemimizin yanında küçücük kaldılar. Herkesi aramalıyım. Herkese anlatmalıyım. Önce dayımı arıyorum, sonra babamı, sonra babaannemi! Tanrım! Bugün hayatımın en mutlu günü! Gemimiz körfezde ilerlerken evimizi gördüm, bir süre sonra Karaburun’u… Sonra okuluma (çocuk kulübü) döndüm yine.  Birkaç saat sonra okuldan çıkıp da annemin güvertede güneşlendiğini görünce çok canım sıkıldı. Hemen ben de soyundum. Hem de içimde mayom da yoktu. Ama annem “olsun, boşver” dedi 🙂  Havuza ayaklarımı soktum, güneşlendim.

Güvertede güneşleniyorum

Sonra bir baktık ki yine yemek vakti gelmiş! Dedem bu sefer bizi başka bir restorana götürdü. Bu sefer masaya servis yapıyorlardı. Annem bana çocuk menüsü sipariş etti. Makarna & tavuk. Tam yemeğimiz bitmek üzereyken birden bire müziğin sesi yükseldi ve garsonlar masalardaki bayanları dansa kaldırmaya başladılar. Sonra başka garsonlar da sahne gibi bir yerlere çıkıp dans etmeye başladılar. Nasıl değişik bir akşamdı. Ama daha bitmedi.

Cruise'da dans başlar

Cruise'da dans başlar

Cruise'da dans başlar

Tiyatro salonundaki gösteriye gittik yemekten sonra. Gemi çalışanları bizim için bir gösteri hazırlamışlardı. Tiyatro salonuna vardığımızda gözlerime inanamadım. Bu kadar büyük bir salon olamazdı bir gemide. Gösteriden sonra annem “Çocuk kulübünde donut partisi var gitmek ister misin?” dedi. Saat akşam 11 olmuş, uyku saatim çoktaaan geçmişti ama tatildeydik işte. Koşarak donut partisine gittim. Yine hiç anlamadığım bir dilde konuşuyorlardı. Oradaki ablalardan biri bana habire “no pizza” diyip duruyordu. Ben de ona “you no pizza” demeye başladım 🙂 Kafeteryada bize bir yer ayırmıştı ablalar, orada yiyorduk donutlarımızı ve yemek isteyen büyüklere de “üzgünüz bu çocukların partisi” diyorlardı. Bugün hayatımın en güzel günüydü.

Kamaramıza dönme vakti geldi. Yataklarımız çoktan yapılmıştı. Dedem ve anneannem uyumuşlardı. Biz de yataklarımıza çıktık annemle ve hemen uykuya daldık.

Comment(4)

LEAVE YOUR COMMENT

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir