Avustralya – Yeni Zelanda; Surfers Paradise
Sabahın dördünde başladık güne. Tripadvisor’ın güney pasifik listesinin ilk 10 durağının üçünü içeren bölümüne gelmiştik tatilimizin; Brisbane, Surfers Paradise ve Byron bay. Programı da varmadan 2 gün önce nihayetlendirmiştik. Uçak 6:45’de kalktı, 4 saat uçtu, yerel saatle 7:45’te Brisbane’e iniş yaptı. Ülkeye girmek her zamanki gibi çile, 1 saat kuyruk sonrası sorgu sırası Burçak’ta. Sonrasında da ilave bagaj kontrolüne takıldık. İlave x-ray’ler falan, neyse ki çantaları aramadılar.
Anlaştığım kiralık araç firmasının havalimanında ofisi yokmuş, telefon edip bizi almalarını bekledik. Kiralama işlemleri de uzun sürdü (ertesi akşam teslim edeceğimiz araç 125nzd). Acıktık da, aracı alıp en yakın mekana gittik. “Turkish bread” (Türk ekmeği) arasında hamburger yedik ama ekmeğe neden Türk ekmeği dediklerini de anlamadık açıkçası. Nihayet saat öğlene yaklaşırken yola koyulduk.
Brisbane’ı sonraya bırakıp otobandan Surfers Paradise’a (sörfçülerin cennetine) gittik, diğer adı Gold Coast. Bu bölge Avustralya’nın tatil başkenti durumunda, kente yaklaşırken sıra sıra tema parkları dizili. Hani girişte azımsanmayacak bir para ödediğiniz, içeride tüm gün tüm oyuncaklara, sıra beklemeleri müsaade ettikçe bindiğiniz devasa lunaparklardan, mesela Warner Bros. Surfers Paradise geniş bir kumsalın kenarında yükselen gökdelen otelleri ile dikkat çekiyor. Açıkçası özellikle deniz tatillerinde mayoyla çok yüksek bir otelin bilmem kaçıncı katındaki odaya gitmek bana garip geliyor ama buralarda usul bu. Elbette bu tatil cennetinde oteller son derece kaliteli, siz de HRS üzerinden güvenle otelinizi ayarlayabilirsiniz.
Birbirine bağlı 40 kilometrelik sahilin bir kısmında kurulmuş bu 600 bin nüfuslu kent, genelde sahilin tümüne Gold Coast adı veriliyor, bu bölgesine ise sörfçü cenneti. Asıl enteresan olan ise pek sörf yapan olmaması. Etrafta sörf okulları var, sörf yapanlar da var, ama mekanın adını düşününce çok daha büyük beklenti içerisine girmiştik. Elbette sokakta dolaşanlar dahil herkes bikinili, biz şort t-shirt formuna dönmüş olsak da henüz sıcak havaya adapte olabilmiş değildik. Ayakları denize soktuk, su soğuk.
Avustralya’nın çoğu yerinde tuvalet ve su sıkıntısı çekmedik. Burada da kısa aralıklarla umumi, ücretsiz tuvaletler ve ilave şişe doldurma musluğu da bulunan içme suyu istasyonları vardı. Duşların da hizmet olarak yer aldığını tahmin edersiniz. Her tuvaletin girişinde bir de iğneler için çöp vardı. Görünce benim aklıma çok uyuşturucu kullanan var herhalde düşüncesi, eşimin aklına çok şeker hastası var herhalde düşüncesi geldi. Sanıyorum eşimin tahmini doğrudur.
Sahilde biraz yürüdükten sonra iç taraflara yöneldik. Tatil cenneti, otel odası kapasitesi insanın zihnin zorlar durumda olunca alışveriş yerleri ve restoran sayısı da inanılmaz miktara çıkıyor. Çarşıda keyifli dolanırken para da bozdurduk ve seyahat boyunca en iyi kur buradaydı, yine de olması gerekeni yakalayamadı. Normalde 100usd’ye 110aud almamız gerekirken gerçekte bu 95 dolaylarında kaldı, ilk kez burada 100’ü geçti. Önerim buralara gelirken parayı Türkiye’de dönüştürme seçeneğini değerlendirmeniz.
Şehir turu sonrası park ettiğimiz sokakta geçit töreni başladı, V8 Supercars’ın Gold Coast panayırına katılmış ve tam da biz oradayken yürüyüş ve program başlamış. Etrafa hediyelik dağıtan kamyonetler, dansçı ponpon kızlar, enteresan arabalar, gayda bandosu, bildik bando, dev balonlar içeren konvoy için belirlenen 2 kilometrelik konvoyun başına denk gelmişiz.
Arabayı da çıkaramayınca (ki zaten eğlenceliydi) bekledik sonuna kadar. Geçit sonrası Byron Bay’e yöneldik.
Great pictures! : )
Thanks, that was a great day 🙂