28.01.2016
TK077’ye binmek üzere daha güneş bile doğmadan İZBAN’daki yerimizi aldık. Yaklaşık 1 saatlik tren yolculuğundan sonra hava limanına ulaştık ve İstanbul’a gitmek üzere uçağımıza bindik. Hayret verici bir şekilde herhangi bir gecikme olmadan İstanbul’a ulaştık ancak, uçağı terk etmemiz öyle kolay olmadı. Yaklaşık yarım saat uçağın körüğe yanaşmasını bekledik. Sonra hızla uçağı terk ederek dış hatlara gittik. Annem ve babam biletlerini business class’a upgrade ettikten sonra pasaport kontrolünü geçip lounge’a gittik. İş bankası artık lounge anlaşmasını yenilemediği için HSBC’nin lounge’unda vakit geçirdik. Dide için değişik bir deneyim oldu.
Miami’ye Yolculuk
Uçak saatimizde gerekli kontrollerden geçtikten sonra uçağımıza bindik. Uçağımız 3 4 3 koltuk düzenindeydi. Annem ve babam da business’a yerleştikten sonra Dide ve annem arasındaki geleneksel koltuk savaşları da başladı 🙂
Sürekli vaktini uçağın ön tarafında geçirmek isteyen Dide, kendisine yolculuğa çıkmadan önce sıkı sıkı bol bol uyuması gerektiğini anlatmış olmamıza rağmen, business class, filmler, yemekler ve daha çok yemeklerle Miami’ye kadar cingöz modda geldi.
Miami’de uçaktan inip 15 dakikalık otobüs yolculuğu mesafesindeki otelimize ulaşmamız üç saat sürdü. Pasaport kontrolü Çin işkencesinden beterdi. Otelimiz Double Tree By Hilton’a ulaştıktan sonra ufak bir iş için lobiye gidip döndüğümde Dide hatununun totosunda pireler uçuşuyordu. Bizler de birkaç dakika sonra kendisine eşlik etmeye başladık 🙂
Miami’de İlk Gün
29.01.2016
Sabah güneşin doğuşuyla hepimiz uyandık. Hatta Dide hepimizden önce uyandı. 🙂 Odamızdan Miami manzarası çok güzeldi. Hazırlanıp aşağı inip kahvaltımızı ettikten sonra bir şehir turu yapmaya karar verdik ve Concierge’den aldığımız biletler ile uzunca bir rotası olan Hop on-Hop Off turuna katıldık. Üç ayrı rotayı takip eden otobüslerle şehirde attığımız turun en zevkli tarafı ise Little Havana adı verilen bölgeydi. Miami, Küba’nın karşı komşusu olduğundan 1960’lardan itibaren birçok Kübalı buraya göç etmiş ve kendilerine bu bölgeyi mesken tutmuşlar. Adeta kendi kültürlerini bu küçük mahallede yaşıyorlar. Domino oyun sahası , puro mağazaları (daha henüz anlaşma yapılamadığından, kendi puroları yok ama..), müzik salonları, diskolar ve Mojito’laaarrrr… Biraz yemek yedikten ve mojitolarımızı aldıktan sonra, tekrar hop on yaparak diğer rotaya doğru yol aldık. Otelimizin önünden geçen otobüsün artık turu tamamlandığından mevcut otobüsümüzle otelimize yakın bir yerlerde inip yürüdük. Hava son derece serin ve rüzgarlıydı ama bizim keyfimiz çok yerindeydi.
Akşam yemeği için babamın arkadaşları ile otelde yediğimiz yemekten sonra saat taaaaaaaam 21.30 da kafamızı (Dide & ben) koyduğumuz yeri bilmeyerek odamızda yattık.
MSC Divina ile Tanışma
30.01.2016
Veee bilin bakalım yine güneş doğmadan uyandık mı! Ama manzara muhteşemdi. O kırmızılık….
Kahvaltımızı yaptıktan sonra Dide ile otelimizin önündeki martıları besledik. Deniz kenarında oturduk biraz. Çok keyifliydi. Sonrasında, saat 13.30’da gemiye gitmek üzere otobüslerimize binmeden önce yürüyerek biraz alışveriş yaptık ve büyük an geldi, gemimizdeyiz…
Gemimiz 18 katlı MSC Divina. Tüm ihtişamı ile limanda bizi bekliyor. Hızlıca kontrollerden geçtikten sonra gemimize biniyoruz. Odamız 10. Katta. Bu gemideki odamız, Adriyatik gezimizde bindiğimiz Costa’dan daha büyük. Hem iki kişilik yatak hem de açılınca geniş bir iki kişilik yatak olan bir divan var. Düşünün yani… Balkondan bahsetmiyorum bile!
Akşam yemeği saati olan 17.45 e dek gemide keşif turları attık. Akşam yemeğimiz 6. Kattaki Black Crab restoranında. Grubumuzla beraber restorandaki yerimizi aldık. Yemeklerimizi sipariş ettik. Bu gemide, Adriyatik turunu yaptığımız Costa gemisindeki gibi yemek atraksiyonları yok. Orada, yemekte Showlar yapılıyordu. Burada öyle bir şey yok maalesef. Yemekten sonra odamıza çıkıp kapının önünde duran bavullarımızı dolaplarımıza yerleştirdik.
Saat 20 sularında gemimiz Miami Limanı’nı terk etmeye başladı. Şehrin gece manzarasını izlemek üzere 16. Kata çıktık.
Gemide sabaha kadar eğlenceler, programlar var tabii. Siz de bizim bunlara katıldığımızı düşünüyorsunuz değil mi? Büyük bir yanılgı içindesiniz. Lakin biz bildiğiniz tavuk misali saat 21.30 da yatağımızın yolunu zor bulan bir “şey”e dönüştük. Daha yastığa doğru giderken yolda uyuyoruz. O kadar yani…
Sırada Jamaika Gezisi …