Yaptığım seyahatleri yazmaya başlayınca Bangkok, Hongkong ve Singapur’a gidişimize dair, o yaşta günlüğüme tuttuğum notları da, aynen oldukları halleriyle (birkaç cümleyi aktarmadım sadece), sanal ortama aktarmaya karar verdim. Pek gezi yazısı gibi değil, üstelik günlük yazmayı şimdi nedenini hatırlamadığım şekilde bu seyahatin sonlarına doğru bırakmışım. Paylaşmaktan çok sanal ortamda korumak için koyuyorum buraya.
Ekim 2011
04/08/1996
Sabah ehliyet sınavına girdim. Fena geçmedi. Öğleyin ise geçtiğim sonucunu aldım. Akşamüstü güzelim tatilimiz başladı. Uzak doğuya gidiş. İstanbul üzerinden Bangkok (Tayland). Güzel bir yolculuktu.
05/08/1996
Öğleyin otelimiz Tawana Ramada’ya vardık. Odaları kocaman olan, rahat, süslü bir otel. Şehir oldukça pis fakat tüm trafik polislerinde gaz maskesi benzeri bir alet vardı. Trafik çok sıkışık fakat kimse korna çalmıyor. Motosikletlerin sayısı n. Ve bütün sürücüler kask takıyor.
Şehirde biraz dolaştık. Hava çok sıcak değil fakat aşırı nemli, rahat nefes alınmıyor.
Sokaklarda birçok tezgah var ve her türlü yemek yapılıyor. Fakat temizliği şüpheli ve bizde tembihliyiz, tehlikeli olabilir diye. Bu yüzden bir restoranda yedik yemeği, yerel yemeklerle beraberliğimiz başladı. (Saat farkı 4 saat – Para birimi Baht – 1 Baht=3.500TL=1/22Dolar)
06/08/1996
Pekin Tur’un rehberi bizi şehrin merkezine götürdü. Biraz şehri tanıttı.
İnsanların hayatları Budizm ile yoğrulmuş. Sabır ön planda, korna çalmamalarının nedeni de bu. Her köşe başında bir tapınak var. Yapılan her binaya toprağın ruhuna saygı olarak yapılıyor bunlar. Biraz inceleme yaptıktan sonra alışveriş merkezleri gezdik.
Akşam rehberimizin bildiği bir sokak balıkçısına gidiyoruz. Istakoz, istiridye, kalamar bolca tüketiliyor. 5 kişi tıka basa bunlarla doyuyoruz. Hesap 3 milyon.
07/08/1996
Bangkok’tan geçici olarak ayrıldık ve Hong Kong’a gittik. Otel şehir merkezinde. Toprak çok kıymetli olduğu için odalar küçücük. Fakat felaket bir bilgisayar sistemi kurmuşlar. Başucundan odadaki bütün ışıkları, klimayı, TV’yi hatta zili bile kontrol edebiliyorum. TV’den check-out yapmanız, odadaki fakstan çıktı almanız, TV’de oyun oynamanız mümkün. Odayı biraz inceleyip çıkıyoruz ve limanda bir tur atıyoruz.
Hong Kong’un kara tarafındayız. Adayı inceliyoruz. Bir şeyler yiyip yatıyoruz.
08/08/1996
Bir şehir turu yapıyoruz. Adaya gidiyor, oradaki en yüksek tepeden şehri izliyoruz. Bir tekne ile Jumbo adındaki yüzen lokantaya gidiyoruz. Tabii bizi bir de kuyumcuya götürüyorlar. Bizde Hong Kong’daki gece çarşısını öğreniyoruz. Şehrin plajlarını gezdik, berbatlar. Akşam babam ve ben yattık, annemler ise gece çarşısına gittiler.
Akşam dışarı çıkmadan önce bir faks aldığımız haberi geldi. Resepsiyondan faksımızı aldık. Üniversite sınavı sonucumdu. O sessiz şehrin, sessiz otelinin, çok sessiz lobisi bizim sevinç gürültülerimizle çınladı. Bunun sevinci ile yemeğe gittik.
Günümüzü alışverişe ayırdık. Şehirde dolandık durduk. Babamla benim limana (ticari olanına) ve hava alanına yapmayı düşündüğümüz tekne turu ise şirketin programından çıkarıldığı için yapılamadı. Halbuki dünyanın en büyük limanını ve ucu denizde biten havalimanını göremedim, yani denizden.
10/08/1996
Bangkok’a dönüş yaptık. Bir Türk grup daha geldi. Otele yerleştik. Havuzda dinlendik, şehirde turladık.
11/08/1996
Türk grupla birlikte bir otobüse doluştuk. Otobüsün arkası oturma grubu şeklinde. Kristal avize bile var. Biraz sohbet, biraz uyku. Şehri dolaştık, tanıdık, öğle yemeği yedik. Grup ise dayanılmaz. Basit insanlar, basit aşalayıcı, geyik espriler. Felaket baydı. Bu yüzden akşam yemeğine onlarsız gitmeye karar verdik.
Öğle yemeğinden sonra ise bir parka gittik. Taylandlıların geleneksel düğün, dövüş, boks vs.’sini izledik. File bindik. Fillerin şovunu izledik.
Akşam ise çarşıdan ıvır zıvır meyve cips falan aldık, akşam yemeğini odada yedik.
12/08/1996
Aynı grupla yüzen çarşıya gittik. Yolda yerel bir yerde durduk. Hindistan cevizi hakkında biraz bilgi edindik, yerel yaşamı tanıdık.
Yüzen çarşıyı gezdik. Eşyalar, yiyecekler teknelerde satılıyor. Zaten bizde oraya tekneyle gittik. Yol=nehir. Çoğu evin karayolu bile yok.
Dönüşte bir tahta işçiliği dükkanına, atölyesine girdik. Sabır işi muhteşem şeyler vardı. Akşam yemeği yine odada…
Singapur’a geçiş yaptık. Otelimize yerleştik. Şehir yemyeşil. Ve çok modern. Ana caddeyi gezdik. Akşam yemeği yedik.
14/08/1996
Sabah bir şehir turu yaptık. Şehir gerçekten çok güzel. Yemyeşil, lüks ama yasalar acımasız ve işlediği de söyleniyor. Yere çöp atmak 500 Singapur doları. O kadar paranız yok ise 10 gün çöpçülük yapıyorsunuz vb.
Öğleden sonra ikinci bir tura çıkıyoruz.
Ağustos 1996
Tayland, aşık olduğum tek metropol.
2 sene kadar önce uzakdoğu turuna adeta hayran olmuştum. Genelde bu tarz ülkelere seyahat etmeye bayılıyorum. Herkese önerebilirim.
Bizde çok keyif almıştık, tekrar gideceğimize dair hiç şüphem yok.
Harika bir tur en yakın zamanda yapmak istiyorum