23 Ocak 2011
Simitlerimizi alıp çıktığımız kahvaltı salonunda dikkat çekici bir durum vardı, bir otobüs dolusu sağır sporcu gelmiş kahvaltı ediyorlar. Şen şakrak ve aynı zamanda sessiz bir ortam oluşmuş. Nedenini öğrenemedik ama Samsun’u gezerken dikkat çekici şekilde çok miktarda özürlü insan görmüştük. Burada da sporcu kafilesi ile karşılaşınca şehirde bir turnuva olduğu izlenimine kapıldık.
Bugün Amasya gezilecek yerler listemizin üzerinden geçiyoruz. Aydın, İzmir arasında olduğu gibi bol bol otobüs olur iki şehir arasında diye düşünüyorduk ama yanılıyormuşuz, Samsun’dam Amasya’ya ulaşım o kadar yoğun değilmiş. En sık seferler Metro turizmin, biz de biletimizi almıştık. Sürpriz olan , şirketin mini adıyla bir operasyon başlatmış olması. Şehir içi servisten garajda inip başka bir şehir içi servisle (midibüsle) yollanıyoruz Amasya’ya. 2 saatlik yolculuğumuz süresince çıktılarını aldığımız Amasya gezisi notlarını okuyoruz.
Amasya Kaya Mezarları
Amasya, Yeşil ırmak vadisi üzerine kurulmuş enfes bir ırmak kenti. Amasya konaklamamız öğretmen evinde (iki kişi 50TL) ve Öğretmen Evi yeni adları ile butik otel, eski adları ile pansiyon olan konaklarla aynı sırada saat kulesinin hemen yanında ve bizim odamız nehre bakıyor. Eşyalarımızı odamıza bırakıp kaya mezarlarına doğru tırmanışa geçiyoruz. İlginçtir, taş düşmesine karşı baret giyilmesi belirten tabela ve orada duran bir çuval barete rağmen görevli bunun isteğe bağlı olduğunu söylüyor. Sonuç olarak mekanda bizden başka baret takan yok. Tepeler yerden fışkırır gibi yükseldiğinden tırmanmak pek kolay değil. Biz de aslında kayalardan çok şehrin güzel manzarası için tırmanıyoruz buralara.
İnişe elbette karnımız acıkıyor ve Amaseia Mutfağına dalıyoruz, yerel lezzetlerle bezenmiş bir menüsü var ve nehir kıyısındaki eski konaklardan birinde. Hemen balkona kuruluyoruz. Toyga çorbası üzerine baklalı sarma, keşkek ve etli bamya yiyoruz. Özellikle baklalı sarma enfes, bir ara evde deneyeceğiz mutlaka. Burada fiyatlarda makul (19,5 TL). Samsun pahalı idi, nereye gitsek İzmir’in o sınıftaki en pahalı restoranı ayarında hesap geliyordu. Nihayet İzmir’den ucuz bir yerlere denk gelmek güzel. Amasya’da ne yenir sorusuna nefis bir cevap.
Amasya Şehir Merkezi Turu
Karnımız doyunca Amasya gezilecek yerler listemize dalıyor, Hazeranlar Konağına yöneliyoruz. Burası da öğretmen evi gibi yalı boyu evleri sırasında, restore edilmiş ve müze olarak düzenlenmiş. Odalar dekore edilip yöresel kıyafetli mankenlerle yaşanan hali canlandırılmaya çalışılmış. Bu güzel konaktan ayrılıp ara sokaklardan geçip, nehir kenarından yürüyüp Sultan 2. Beyazid Külliyesine ulaşıyoruz. Malum Amasya şehzadeler kenti. Bahçesinden geçerek Müzeye yöneliyoruz. Alıştığımızdan farklı tarzda heykeller var müzede, tabii ki burası için önemli olan başka yerde benzerine rastlanmamış olan Amasya heykelciği. Müzenin yanına ek bir bina olarak mumya bölümünü yapmışlar. 14üncü yüzyıldan kalma mumyalar sergileniyor. Bu mumyalar bulunduğunda bir süre ellenmeyip orijinal yerlerinde tutulmuş, sonra zarar görmemesi, korunması ve sergilenmesi için Külliyenin içerisine alınmışlar. Burada bir su baskınında çamur altında kalmışlar. Müzedeki odaya aktarılmadan evvel, külliyede iken üzerine damlayan mum izlerini, ufak tefek yanık lekelerini ve çamurun yaptığı izleri olabildiğince temizlemeye çalışmışlar. Benim canım memleketim.
Müzeden ayrılıp Saraydüzü kışla binasına geçiyoruz. Öncesinde ufak bir kahve molasını ihmal etmeden elbette. Kapanma saatini geçmişiz ama görevli bizi kırmıyor. Asıl kışla, Amasya Tamiminin yazıldığı yer bu bina değil. Orası heyelan nedeniyle yıkılınca buraya aynısını bir daha yapmışlar. İçerisi milli mücadele müzesi olarak düzenlenmiş. Dolaştıktan sonra Amasya’da görülmesi gereken yerlerden, hemen nehrin karşı kıyısındaki Bimarhane’ye yöneliyoruz. 14üncü yüzyıldan kalma bina zamanının önemli tıp merkezlerinden, bugün ise restore edilmiş, aydınlatılmış ve konservatuar olarak kullanılıyor. Üstü açık olan orta avlunun etrafı tıbbi geçmişini anlatan bir sergi gibi düzenlenmiş. Ayrıca bu bölümde yaz boyu dinletiler oluyormuş. Nehir kenarından yürüyerek meydana dönüyoruz. Metro turizmden bilet alma girişimimiz başarısız. Görevli diye düşünme özürlü bir delikanlı koymuşlar. Saçmalıyor, söylediklerinin saçma olduğunu söylüyoruz, sinirleniyor, garajı arıyor. Söylemiş olduklarının tamamının yanlış olduğu ve aslında bize bilet de kesemeyeceği çıkıyor ortaya.
Akşam yemeği için kuşbakışı Amasya manzarasına sahip Ali Kaya restorana gidiyoruz. Ne yazık ki yöresel ya da kendilerine özgü herhangi bir şeyleri yok. Her yerde bulabileceğiniz yemeklerin vasat kalitedeki hallerini sunuyorlar. İçkili 77 liralık hesap uygun. Manzara mükemmel. Şehir merkezine servisleri de var. Ufak bir yürüyüş ve tatlı molası ile sonlandırıyoruz günü.
24 Ocak 2011
Sabahleyin hemen Çörekçi Galip’e gidiyorum. Tabelası bile olmayan ufak fırın son derece meşhur, biz de Amasya’da ne yenir diye arayınca bulduk. Sırrı kendilerinde saklı çörekler yapıyorlar, insanlar kilolarca alıp götürüyor ve genelde siparişle çalışıyorlarmış. Ben sadece birkaç adet alacağım için çok bekletmiyorlar beni. Geri dönüp çörekleri kahvaltımıza ekliyorum. Kahvaltı sonrası, önceki gün güneş batımında varabildiğimiz Bimarhane’yi bir de gündüz gözüyle görüyoruz. Amasya gezilecek yerler listemizin sonu da bu oluyor, önce garaja, oradan da Samsun’a dönüyoruz. Servis bizi meydanda bırakıyor. Havaş’a yetişmek için seri davranırken karnımız doyurmayı da ihmal etmiyoruz. Şık görünümlü bir balık pişiricisine dalıp hamsi ve mezgit tava yiyoruz. Adamları da acele ettirdiğimizden olsa gerek yağ tam kızmamış ve balıklar biraz çokça yağ çekmiş. Hızlı hızlı yiyip koşar adım Havaş’a yetişiyoruz. Uçak saatinden oldukça erken saatte hareket etmesi planlanmış otobüsün, havalimanında tüm işlemlerimiz bittikten sonra yaklaşık bir saat bekleşerek bitiriyoruz bu uzun hafta sonu tatilimizi.
Şubat 2011