Avustralya – Yeni Zelanda; Brisbane
Byron Bay’a giderken “Tourist Road/Turistik Yol” tabelalarını görmüş ancak vakit ayırmamıştık. Dönüş yolunda saat farkı da bizim lehimize, bir saat kazanacağız, neden sapmayalım dedik ve otobandan ayrıldık. Gidiş dönüş, pek trafiği olmayan yol kıyı bölgelerdeki yerleşimlerin içerisinden geçiyor. Coğrafya son derece sulak, nehirler, göller son derece bol, bir de okyanus var elbette ama yolun içerisinden götürdüğü çoğu yerleşim göl kenarlarına yerleşmişti. Kısa yürüyüşler yaptığımız ufak duraklar vererek gittik.
En ilginç bölüm Brisbane’e çok kısa mesafedeki Cleveland bölgesiydi. Haritadan görmesi bile ilginç (koordinatı @-27.516885,153.2784514,16z) olan mekan Avustralya’lı zenginlerin muhiti. Araç ve yat yolları ile bölünmüş araziye müstakil evleri yerleştirmişler. Evine gelip evin arkasına dev dört çarpı dördünüzü park ediyorsunuz, önünde ise katamaranınız duruyor. Açıkçası ağzımız açık kaldı, mekanın herhalde tüm sokaklarına girip çıktık.
Brisbane’e varınca hemen şehir merkezinde bulunan kongre merkezine gidip altındaki otoparka aracı bıraktık (18AUD). İlk durağımız hemen karşısındaki müzeydi. Queensland Cultural Center’ın içerisinde yer alan Queensland müzesi doğa tarihine odaklanmış, ben de özellikle dinozor kemikleri görmek istiyordum. Neyse ki müzenin hayal kırıklığı olduğu kısa sürede anlaşıldı. Dinozor bölümü bakımda (kapıdan gördüğümüz de sadece bir dev maket) ve diğer bölümler de özellikle çocukları hedeflemiş, bizi değil. Biz de hemen şehri ortadan ikiye ayıran nehrin karşı kıyısında yer alan şehir merkezine yöneldik.
Elimizdeki turist kitabında yer alan yürüyüş güzergahını takip ettik. Önce Queen sokağına girdik. Trafiğe kapalı caddeler sağlı sollu alışveriş merkezi, biz de birine girip suşi ile öğlen ziyafeti çektik. Belediye binası ile önündeki meydana gittik. Sonra sokaklara daldık Modern yapıda binalar da var, gökdelenler de, iyi durumda yaşatılan eski binalar da, eski posta binası, Queensland kulüp binası gibi. Aziz Stephen kilisesine de selam vererek botanik parkına ulaştık.
Parkın hemen yanına üniversite kondurmuşlar. Park zaten eskiden vali konağının bahçesiymiş. Vali konağı 1862’de tamamlanmış, 1910 yılında ise Queensland üniversitesine devredilmiş. 2009’da yenilendikten sonra sanat galerisi olarak hizmet vermeye başlamış. 2 katlı bina girişinde hemen bir broşür de teslim ediyorlar, hangi oda vaktiyle ne için kullanılırdı bilgilerini içeren. Sevimli binanın içerisindeki sergi pek sarmadı ama üniversite çok güzeldi. Ağaçlar arasına yerleştirilmiş binalar şehir ya da yanındaki botanik parkından tellerle duvarlarla ayrılmamış. Bir yanında park var, diğerinde öbür tarafı şehir merkezi olan cadde, öbür 2 yanında ise nehir ve ana yol.
Anayolun altından geçip nehir kenarına çıktığımızda vapur yanaşıyordu, biz nereden bilet alırız derken görevli hallederiz tavrıyla yanaştı, siz turistsiniz, gezmek istiyorsunuz, bu tekne neredeyse tüm iskelelere uğrayarak tur atıyor binin dedi. Bilete 12aud ödedik, dilediğimiz yerde inip ters yönden gelenine binerek geri gitme imkanımız vardı. Elimize bir de broşür verdiler, haritalı, durakların olduğu yerler hakkında bilgi de içeriyor. Şehri görmek için enfes bir yol mavi hatlı citycat. Duraklara yanaşma işlemleri ve görevli bayanlara da dikkat edin, makine gibiler.
Tekrar şehir merkezine döndük, 1890’da inşa edilen kızıl Mansions’ı da kapsayan kısa bir tur daha attık ve son vapur ile Southbank’e geçtik. Brisbane 1988 yılında expoyu gerçekleştirmeye hak kazanmış. Southbank alanı expo alanı ilan edilmiş kullanılmış ve expo sonunda halkın kullanabileceği bir alana dönüştürülmüş.
Hayranlık duyulacak kadar güzel bir sosyal alan oluşturmuşlar. Önemli bölümünü havuz kaplıyor, halka açık, bir kısmı kumsallı, yer yer farklı tarzda fıskiyelerin olduğu gölgede cankurtaranlar da çalışıyor. Park olarak ayrılan, amfi tiyatro yapılan bölümleri de var. Bir kısmında da restoranlar kafeler dükkanlar yer alıyor, sokak düzeninde. Aslında uğradığımız müze de bu alan içerisinde, kütüphane, sinema kompleksi, konservatuar binası, dönme dolap, piknik alanları, denizcilik müzesi ve başka bölümler de.
Biz çok beğendik ama havanın kararmasıyla aracımıza dönüş yapmak durumundaydık (yol üzerinde Mado Tük Mutfağı restoranını gördük). Havalimanına gitmek tahminimizden kısa sürdü, araç kiralama ofisi yakınlarında bir yerde vasattan kötü birer hamburger yedik. Araç teslimi ve havalimanı. Bizimle aynı uçakla Cairns’e gitmekte olan Türk dalış hocası çift ile karşılaştık. İş bulup hayatı buraya taşımak için gelmişler ama işler istedikleri gibi gitmemiş. Bir yıllık vizemiz var madem dönmeyelim hayat tecrübesi olsun demişler.
Cairns’e gece yarısı vardık, şehir merkezine shuttle servis almak büyük hataymış, hem iki kişi olunca taksiden pahalıya mal oluyor, hem de tüm kenti dolaşıp en son bizi bıraktı 1 saatte. Sabahın köründe kalkmak üzere Hides oteldeki odamıza yerleştik (89aud).
Gezmek gerçekten güzel. Emekli olunca dünyayı gezmeyi hayal ederdim hep. Şimdii anladım ki hiç bir şeyi ertelememek lazım. Çok kısaymış ömür.
Bizler her fırsatta yeni yerleri görmeye çalışıyoruz, ülkemizi, komşularımızı ihmal etmemeye çalışsak da önceliği daha zorlu bölgelere veriyoruz, emeklilik yaşı geldiğinde uzun seyahatler çok yorucu olabilir diye düşünüyoruz. Gezip gördüğümüz yanımıza kar diye düşünüyoruz.
Merhabalar çok faydalı ve güzel bir web sitesi olmuş emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
sisligunlukev .com çalışanları olarak başarılarınızın devamını dileriz.