Adriyatik Gezisi Notları – 2

31.05.2011 Salı – KORFU ADASI / YUNANİSTAN

Sabah uyandığımızda gemi Korfu adasına yanaşmak üzereydi; hemen giyinip 7. kattaki havuz güvertesine çıktık ve bir yandan kahvaltımızı ederken bir yandan da adaya yanaşmayı izledik. Korfu adası Yunanistan’ın kuzey batı kara sınırı hizasında, İtalya çizmesinin topuğu paralelinde, oldukça büyük bir ada. Ege adalarının aksine, oralarda gözlenen tipik mimari burada yok; ayrıca bitki örtüsü olarak ada çok zengin ve yeşil, adeta Karadeniz bölgesinde bir mekan gibi.

Saat 09:00’da almış olduğumuz tur hareket etti ve bizi adanın arka tarafında bulunan Paleokastritsa kasabasına götürdü. Burada deniz kayalık ve irili ufaklı bir sürü koy ve son derece berrak bir deniz var. Biz yukarıdaki manastırı ziyaret etmek yerine deniz kenarında kalıp bir tekne ile denizdeki değişik mağaraları gezmeyi tercih ettik. Çok hoşumuza gitti, etkilendik. Bilahare, manastırdan dönen otobüsümüze binerek Bella Vista denilen tepeye çıkıp oradan da panoramik manzarayı izledik ve fotoğrafladık. Sonra Korfu kasabasına gelip kaleyi gezdik ve öğle yemeği için gemiye döndük. Yemek sonrası istirahat edip tekrar karaya çıktık ve bir taksiye binerek yeniden Korfu merkezine geldik ve sokakları dolaştık. Akşam yemeğini adada, yerel rehberin tavsiyesi ile, şehir meydanındaki Begonvil restoranda, Uzo eşliğinde değişik deniz mahsulleri ile yedik ve belediye otobüsüne binerek limana döndük (otobüs şoförü, fazla yolcu olmamasından da istifade ile bizi son durağa kadar gezdirip dönüşünde limanda bıraktı). Yunanistan limanlarını çok organize bulduk; gemiler ile terminal binaları arasında, 10-15 dakika aralıklarla çalışan servis otobüsleri ile bedava taşıma yapılıyor. Terminal binalarında duty-free mağazalar mevcut. Tabii, yoğun deniz trafiği olduğunu söylemeye gerek yok. Gemimiz saat 23:00 sularında Korfu adasından hareket etti. Saatlerimizi 1 saat geri aldıktan sonra yattık.

01.06.2011 Çarşamba – DURRES / ARNAVUTLUK

Gemimiz saat 09:00 sularında Arnavutluk’un Durres limanına yanaştı. Burada organize turlara katılmayıp kendimiz bir taksi tutarak, organize tur programında olan Kruja kentine gittik. Durres’e yaklaşık 60 km uzaklıktaki bu şehir bir dağ yamacına kurulu. Oradaki kaleyi, eski bir Osmanlı konağından yapılmış olan Etnografya müzesini gezip bir süre de sokaklarda dolaştıktan sonra tekrar taksimiz ile gemiye döndük. Öğle yemeği ve istirahat sonrası saat 17:00 civarında tekrar karaya inip Durres sokaklarında gezindik ve saat 18:30 civarı tekrar gemiye döndük. Gemi saat 21:00’de hareket etti.

Arnavutluk oldukça fakir ve geri kalmış; şehirlerdeki binaların çoğu bakımsız, çevre pis, trafik sorunlu; Durres’te ve Kruja’da hiç trafik lambası görmedik. Para birimleri Lek, 140 Lek 1 Avro’ya denk ancak hemen her yerde Avro kabul ediliyor. Taksi bulmak hiç kolay değil ama araçlar hep Mercedes. Şehir dışı yol boyunca her 2-3 km’de bir araba hurdalığı var. Rehberimizin söylediğine göre Avrupa ve Türkiye’den çalınan arabalar buraya getirilip, burada parçalanıp satılıyormuş. Özet olarak, Arnavutluk ilginç bir yer değil.