Sabah erkenden, hatta sabah bile olmadan, kargalardan boklarını kapmak istercesine 4:30’da kalktık. Şapşal bir halde yanımızda getirdiğimiz tüm kıyafetleri ya giyindik ya da yanımıza aldık. Sıcak hava balonu firmasının bizi almaya gelen aracı ile tam anlaştığımız saat olan 4:55’te otelden hareket ettik. Önce firmanın hem deposu hem de tur başlangıç yeri olarak kullandıkları mekana geldik, çay, kahve, poğaça şeklinde bir kahvaltı ile uyanmaya çalıştık.
Tekrar hareket ile kısa süre sonra asfalt dışına çıktık ve peri bacalarının, kayaların, ufak vadilerin arasından giderken tek tük balonlar görünmeye başladı, ilerledikçe balonların yoğunluğu arttı, kısa süre sonra ne tarafa baksak yavaş yavaş dolmakta olan onlarca rengarenk balon görüyorduk. Gayet uyanığız, bunlar rüya falan değil derken bizim balonumuzun yanına vardık.
Henüz yatay durumdaki balona 2 büyük vantilatör ile hava dolduruyordu görevliler. İki kişi balonun içerisinde kontrolleri yapıyor, ikisi balonun ağzını tutuyor ve vantilatörleri yönlendiriyor. Biz beklerken başka balonlar havalanmaya başlayınca biz de sabırsızlanmaya başladık. Belli aşamada dolum gerçekleşince devrilmiş durumda balonu bağlı sepetin roketlerini çalıştırıp balon içerisindeki havayı ısıtmaya başladılar. Balonu yakmamak için ekstra çaba gösterdi tüm kadro, balon hafifçe yerinden oynadığı anda vantilatörleri uzaklaştırdılar.
Sepet dik duruma gelir gelmez bizi balona doldurdular. Dikdörtgen balonu tam ortadan enineikiye bölen bir iç dikdörtgen var, yakıt tankları ve kaptan orada. İki kenardaki bölümlerde boylamasına ikiye bölünmüş, oluşan dört sepet yolcuların, biz dördümüz birine doluştuk. Toplam 12 müşteri var, ekipten iki kişi ilavesi ve kaptan ile 15 kişi olduk.
Havalanmadan önce kaptanımız kendini tanıtıp uyarılarını yaptı. Sepetten atlamak, sarkmak yok. Tepemizdeki balonun bir kenarı daha uzun, daha aşağıya kadar iniyor, orası önüymüş. İniş esnasında sırtımızı balonun önüne vermemiz, çömelmemiz ve önümüzdeki hasır sepet duvarına tutunmamız gerekiyor, zaten tutacak yerler var. Son kural ise iniş sonrası inme talimatı verilmeden sepeti terk etmek yasak, aksi durumda balon tekrar yükseliyor.
Kaptanın ateş vermesiyle yavaş yavaş yükseldik ama oldukça yavaş. Peri bacalarının, vadilerin arasından usul usul ve diğer balonlara göre oldukça yakın geçtik. Sonradan aramızda oluşumları en yakından gören balon yolcularının bizler olduğunu konuştuk, 100’ye yakın balon vardı havada. Dönüş yolunda sohbet ettiğimiz şoförümüz yoğun sezonda (ki bu dönemim hemen başındayız) günde 2500 kişini balona bindiğini söyledi.
Elbette hep alçaklarda dolaşmadık, arada en yüksek balon halini bile aldık. Şahane manzaralar arasında fotoğraf çeke çeke gezindik. Sanıldığı kadar sessiz olmuyor tur, bizim balonun roketi çalışırken önemli gürültü yapıyor. Sustuğu anlarda ise havadaki onlarca balondan “pıııhh, pııh” sesleri geliyor. Tahmin ettiğimiz kadar soğuk da değil. En başta balonun roketi ısıtıyor. Motorların altında demir bir koruma olsa da sıcağı size vuruyor, sepetin dış uçlarında direk görebildiğiniz ateş daha da ısıtıyor. Kaptandan en uzak nokta en sıcak nokta.
Göreme’deki otelimizin üzerinden de, Uçhisar kalesinin üzerinden de geçtik. Uçhisar’dan kısa süre sonra Nevşehir istikametinde inişe geçtik. Kaptan dışındaki görevliler aşağıdakilerle sürekli iletişim halindelerdi. Yere yakın rüzgar durumu bilgileri alıyorlar, gittiğimiz ve olası ineceğimiz yeri söylüyorlardı. Yere yaklaşınca aşağıya ip sarkıttılar, bizi karşılamaya gelen 4 kişi ipe asıldı. Balondaki hava soğudukça aşağıya yöneldik. İniş pozisyonu almamız gerektirmeyecek kadar yumuşak bir iniş yaptırdılar. Havadayken gördüğümüz başka bir balon direk aracın römorkuna indirilmişti.
Saat 6’da kalkan balonumuz saat 7’yi biraz geçe indi. Bir süre bekledik elbette balonda, sadece bizimle gelen kaptan hariç ekip elemanları indi. Balonun yatma yönünü rüzgara göre ayarladılar boş arazinin ortasında. Balonlar bazen çift sorti yaparmış, daha cazip manzarayı görmüş ilk grubu bıraktıktan sonra ikinci grup alınır, doğal olarak rüzgar yönünde manzaradan öteye yarım saatlik tur yapılırmış, bunlara da fırsat sitelerinden satış olurmuş.
İniş izni çıktığında yanımıza portatif bir masa açıldı, şampanya kadehleri getirildi, şampanyalar patlatıldı. Kadehler soğutulmuş. Aldık birer bardak, gazlı, alkolsüz ve lezzetsiz üzüm sularını yudumlayıp kendimizi özel hissederken tek tek isimlerimizi okudu kaptan her birimize birer sertifika verdi. Otelimize ulaştırıldığımızda saat 8 olmuştu. Seyahat öncesi birçok firmayla telefon görüşmesi pazarlık, acındırma, yakarma ve benzeri taktikler sonrası kişi başı 170 liraya yaptığımız tur çok çok keyifli idi (balonda herkes farklı fiyat ödemiştir kesinlikle).
Kıyın paraya hayatınızda bir kez balona binmiş olun, bunu da en güzel doğa manzaralarının birinin üzerinde yapın. Bütçeniz yetişmiyor ise oralara kadar gitmişken hiç olmazsa sabah 6:30 gibi otelinizden dışarı çıkın ve en azından uçuşan rengarenk balonları görün, onların yere kadar ulaşan seslerini dinleyin.
güzel bir tur olmuş. Teşekkürler yazı için
biz teşekkür ederiz