Ordu seyahatimiz, Oksijen diyarı Ordu’nun tanıtımı, turizm potansiyelinin ortaya konabilmesi, Ordu gezilecek yerler için kaynak oluşturulması amacıyla ortaya konan “4 Mevsim Ordu” projesinin parçası olduğumuz için gerçekleşti, iyi ki de gerçekleşti. Bu proje kapsamında 4 ayrı gezgin grubu Ordu seyahati yapacak, biz de ‘Yaz’ grubu içerisinde yer alarak gittik, ancak gecikmeli gidebildik. Yıllık izin gezginleri olduğumuz için izinler sınırlı. Ordu gezisi Perşembe günü başladı diğer gezgin arkadaşlar için, Gezmek Güzel katılımı ise haftasonu olabildi.
4 mevsim ordu projesini Ordu Valiliğine sunan, bizler gibi gezi anıları paylaşan dostumuz Gezginin Ayak İzleri idi. Perşembe günü gezgin dostlar başladılar Ordu gezilecek yerlerini dolanmaya, ve #ordudazaman etiketiyle paylaşmaya. Onların 2 gün bayunca uğradıkları Kurul Kalesi, Çiseli Şelalesi, Yason Burnu, Ünye Kalesi, Paşoğlu Konağı ve Müzesi gibi, Ordu gezilecek yerler listelerine mutlaka alınması gereken duraklarına ben uğrayamadım, o nedenle bu yazıda yer alamayacaklar.
Gezginlerle Buluşma; Ordu Gezilecek Yerler
13/8/2016
Gecenin bir saati varınca diğer arkadaşlarla gece görüşme şansım olamadı. Sabah da 7:55’de hareket hedeflenmişti. Erkenden kalktık. Kahvaltıya gidecektik ancak biraz yol alacağımız, otelde birşeyler atıştırmamız önerildi. Öneriye uyup 2 lokma tıkıştırdık, ellerimizde çaylar otelin önünde buluştuk, daha önce tanıştığım dostlarla selamlaştım, tanışmadıklarımla tanıştım. Hepimizin gözünden uyku akıyordu.
Günün ilk durağı Gaga gölü oldu, Fatsa’dan Aybastı’ya doğru giden yolun kenarında kalan gölün yanındaki çaycıda birer çay içerek uyanmaya çalıştık. 2 ayrı gölden oluşuyor aslında Gaga gölü ve ortasında bir de ufak ada var. Adanın eski bir kalıntı nedeniyle olduğu düşünülüyor, hakkında efsaneler mevcut.
Çatalpınar’lıların Misafirperverliği; Ordu Gezilecek Yerler
Gaga gölünden ayrılıp giderek daha virajlı hale gelen yollardan döne döne, manzaraya baka baka bile ilerledik. Araç dolusu gezgin olunca manzarayı herkes bir başka yere benzetiyordu, kimine Peru’yu kimine Brezilya’yı anımsattı.
Sarıçiçek Yaylasına vardığımızda büyük sürpriz bekliyordu bizleri, yaylanın göbeğine upuzun bir masa kurulmuştu bizler için, bir kenara semaver yerleştirilmiş, başka kenarda teyzeler gözlemeleri açıyorlar. Sofrada kendi yaptıkları bal ve tereyağının haricinde, elma pekmezi ve erik turşusu gibi farklı tatlarda vardı. Turşular (mesela fasulye), ayran falan derken kimsenin peynirin yüzüne bakma gereği duyduğu müthiş bir kkahvaltı yaptık.
Köylülerin sıcaklığı ve misafirperverliği ise en unutulmazı idi. Kiminle sohbet açsak keyifle sohbete dalıyorduk, neyi beğendiğimizi söylesek yanımıza ondan vermeye çalışıyorlardı. Kahvaltı sırasında “çayınız bitmiş tazeliyeyim” diyip bana çay getiren kişinin köyün muhtarı olduğunuda sohbet ederken anladım. Yemyeşil duran Sarıçiçek Yaylasının da ilk baharda sapsarı çiçekler açtığını, adını o çiçeklerden aldığını da sohbet ederken öğrendik. Bu tip özel tecrübeleri turist olarak yaşamak zor. Daha önce yine Karadeniz gezisi sırasında köy okulun aile birliğine öğle yemeğine konuk olmuştuk, onun gibi enfes bir tecrübeydi bu kahvaltı da.
Kahvaltı sonrası biraz yürüyüş yaptık, köylülerden birinin fıstık bahçesine daldık. Biz dallardaki fıstıkları bile görmeyi beceremezken köylüler mantarları toplayıp bize gösteriyorlardı. Ben hunharca henüz tam olgunlaşmamış fındıklara daldım, buzlu bademin fındık hali gibi, sulu sulu. Bağırsaklarını bozacaksın uyarılarına kulak asmadım, daha önce kendimi sınamıştım, problem yaşamıyorum.
Yıkıntı halinde bir “serendi”ye de tırmandığımı belirteyim. Bu coğrafyada serin hava deposu olarak kullanılan yapılar bunlar, yerden yukarıda, fareler tırmanamasın diye ayaklarında halka şeklinde basamaklar var. Ürünlerini, mahsullerini bunlarda depoluyorlar. Serendinin bulunduğu yere varışımız da tam bir şenlikti, iki tane traktörümsü, yerel üretim araca doluştuk hep beraber, kimi kasada durdu, kimi kenarına asıldı, güle eğlene gidip geldik.
Akkaya Kalesi, Ordu Gezilecek Yerler
Her durakta protokol, Akkaya köyüne varınca da muhtar karşıladı bizleri. Önce Akkaya tepesine tırmandık. Eskiden bir kale varmış burada, izleri halen görülebiliyor ancak hiçbir arkeolojik çalışma yapılmamış. Dikkat çekici olan da zaten kalıntılar değil muhteşem manzara.
Tepeden yorgun ve terli dönünce bizleri cemevine konuk ettiler, hayatımda ilk kez bir cemevinde bulundum. Ufak bir bağlama dinletisi yaptılar, hikaye anlatarak, sonrasında da mutfaklarına konuk ettiler, meyve ikram ettiler. Ordu gezilecek yerler listesi uzun olduğu için çok uzun kalamadan yola koyulduk.
Aybastı, Ordu Gezilecek Yerler
Günün kalan durakları Aybastı ilçesinde yer alıyordu, Ordu’nun merkeze en uzak ve sanıyorum doğal güzellikleri açısından en zengin ilçesi Aybastı. İnanın yola değer. Aybastı’daki ilk durağımız Uzundere Şelalesi oldu. Birkaç basamakta düşen şelalenin toplam yüksekliği 120 metreyi buluyormuş. En yüksek bölümünün altındaki havuzun derinliği ancak diz hizasına ulaşabiliyor. Biz de varır varmaz ayakkabıları çıkarıp buz gibi suya soktuk ayakları. Şelalenin hemen önüne suyun içerisine bir bank bırakılmış olması da çok işimize yaradı. Uzundere şelalesinin giriş ücreti yok, bedava 🙂
Aybastı ilçesindeki ikinci durağımız, gün batımına yakın ulaştığımız Perşembe Yaylası oldu. Rakım yüksek, hava kapandı, yağmur yağdı yağacak ve Perşembe yaylasına bakan Karga Tepesinde sert ve soğuk ve rüzgar var. Ağustos ayı ortasında tir tir titremek büyük mutluluk. Hepimiz üşüdüğümüz için çok fazla kalamadık tepede. Yaylayı, menderesleri fotoğraflayıp ayrıldık. (Not: Akarsuların, vadi yatağındaki eğimin azalması sebebiyle bükümler oluşturarak aktığı yapıya menderes deniyor)
Aybastı Kent Ormanı içerisinde yer alan restoranda karınları doyurduk, Aybastı belediye başkanı da beraber bir çay içmek için bizlere katıldı yemek sonunda. 1,5 saatlik yolculuk sonrası Ordu şehir merkezindeki otelimize ulaştık.
14/8/2016
Ordu Merkez; Ordu Gezilecek Yerler
Sabah Ordu Valisinin misafiri olarak Aktaşlar restorana kahvaltıya gittik. Muhteşem bir sofra hazırlanmıştı, soğuklar yetmezmiş gibi, önce menemen, sonra muhteşem peynir eritmesi (mıhlama değil, pek mısır unu karışmamış konuya) ve olağanüstü lezzetli pideler geldi. İnsanın çok çabuk doyduğu için üzüntü duyduğu bu güzel kahvaltı için Ordu valisine teşekkür ederiz.
Kahvaltı sonrası Ordu Sahilinde bir yürüyüş yaptık. Şehir merkezinden denize girilebilen kentlere öylesine özeniyorum ki. İnsanların keyifle yürüyüş yapmaları için düzenlenmiş sahil ve Ordulular da bunun hakkını veriyorlardı.
Sahile ulaşan bir de teleferik var. Gezgin dostlar ben yokken çıkmışlardı, boş zamanı fırsat bilip ben de serbest zamanı fırsat bilip teleferiğe yöneldim. Boztepe teleferiği ücreti gidiş dönüş 10 lira. Tepeye çıkış 5-10 dakika arası sürüyor. Boztepe’de bir çok kafe ve restoran var keyifli vakit geçirebileceğiniz. Ben serin hava için pek hazırlıklı olmadığımdan biraz yürüyüş yaptıktan sonra geri döndüm.
Sonrasında bir kahve molası, tüm grup son bir yemek ve Ordu gezisinin sonu…
Bu gezinin gerçekleşmesine büyük katkı sağlayan;
* Sn. Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu’na
* Sn. Ordu İl Kültür Turizm Müdürü Uğur Toparlak’a
* Sn. Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar’a
* Sn. Ünye Belediye Başkan Yrd. Erhan Eren’e ve Ilhan Kartal’a
* Sn. Çatalpınar Belediye Başkanı Ahmet Türe ve Mustafa Şenel’e ve misafirperver köy halkına
* Ordu Valiliği Basın Danışmanı Mustafa Sezer’e
çok teşekkür ederiz.
Ağustos 2016