1. Home
  2. Mekanlar
  3. Avustralya
  4. Avustralya – Yeni Zelanda; Gidiş ve Melbourne Şehir Merkezi

Avustralya – Yeni Zelanda; Gidiş ve Melbourne Şehir Merkezi

1

12-13 Ekim 2013

Melbourne sokaklarında

Belgesellerde Avustralya ve Yeni Zelanda’nın sınır güvenliği konusunda ne kadar titiz olduğunu izlemiş ama durumu anlamamıştım. Kuala Lumpur’a kadar sıkıntısız vardık. Öğrendik ki Air Asia, KLIA’nın LCCT (Low cost carrier terminal) adlı ucuz terminalini kullanıyor. Oraya taksi ya da otobüs ile gitmek gerekiyor. O nedenle bavulları aldıktan sonra bir miktar Malezya Ringit’i edinmek gerek. Bu güzergahı kullanacaklara uçuşlar arası en az 3 saat koymalarını öneririm (hatta uçuşları bağlatamayacakları için ilkinin rötarına karşı daha da fazla).

AirAsia uçuşumuza check-in yaptırmaya çalışırken görevlinin ekranında benim için “Do Not Board” yazısı çıktı. İncelemeye soruşturmaya başladılar, telefonlar edildi. Vizemde problem varmış, göçmenlik bürosu bloke koydurmuş. O kadar içten uğraştılar ki, bundan sonraki seyahatlerimizde bu tip insanlarla karşılaştığımızda verebileceğimiz ufak hediyeler taşımaya karar verdik. Stresli geçen çeyrek saat sonunda Avustralya konsolosluğunun vizeme pasaport numaramı yanlış yazdığı, araya bir basamak sıkıştırdığını bildirdiler. Merkezden düzeltme gelince benim biletimi de bastılar.

Melbourne Havalimanı

Uçağa geçiş kapısında, terminalin içerisinde tekrar X-ray’den geçiriliyor çantalar, havalimanından dahi almış olsanız suları teslim ediyorsunuz, yani uçakta satın alma zorunluluğu var. Sonra biri gelip size sorular sormaya başlıyor. Bizim sorguya çekildiğimizi anlamamız bile zaman aldı. Yaklaşık 8 kişi kadar bekliyor, bunların ikisi net olarak Malezyalı değil. Zaten sorguyu da onlar yapıyor. Bizi karı koca ayırıp ayrı ayrı benzer soruları sordular, “neden gidiyorsunuz”, “neler görmeyi umuyorsunuz”. Dönüş biletleri dahil evrakları falan kontrol ettiler, yaklaşık 10 dakikalık sorgu sonrası kabul edildik uçağa.

Melbourne Skybus

Melbourne’de yaklaşık bir saat pasaport sırası bekledikten sonra kontrolü yapan görevli elini masanın altına götürüp bir düğmeye bastı. Birileri gelip bizi ve pasaportlarımızı aldı, Türk pasaportu olduğunu görünce de Türkçe bilen bir sınır görevlisine bizi aktardı. Sohbet havasında geçen sorgumuzda tekrar program ve biletlerimiz elden geçti. Görevli bizi uğurlarken “kalacağınız otel kaçak göç etmeye çalışan Malezyalıların tercih ettikleri arasında, o nedenle sorgunuz istenmiş olabilir” dedi.

Bavullarımızı aldıktan sonra bu sefer gümrük kontrolü için sıraya girdik. Elde valizler bir yarım saat kadar daha sabrettik havalimanından çıkabilmek için. Yiyecek gibi yasaklı hiçbir şey yoktu yanımızda. Her iki kuyrukta da elektronik cihazların kullanımı da yasak.

Uzun süren işlemler sonrası Melbourne Tullamarine havalimanından çıkınca Skybus ile şehre yöneldik (kişibaşı 17AUD) ve ana tren istasyonun dibindeki otelimi Kingsgate’e vardık. Seyahat Blogları’nın Momondo sponsorluğunda verdiği ödül ile konakladığımız otel sınır görevlisinin korkuttuğu gibi değil, son derece düzgün. Ne kadar yol ve saat farkı yorgunu olsak da o saatte odayı bize veremiyorlar. Biz de bavulları teslim edip, ara ara bastıran yağmura karşı önlem alıp sokaklara çıktık.

Melbourne Victoria Pazarı

Melbourne Victoria Pazarıİlk durağımız tarihi Victoria çarşısı oldu. Pazar günü son derece kalabalık, üstelik bir de Malezya festivali vardı. Malezya mutfağını tanıtan satış stantları ve dans gösterileri oluyordu. 1878’den beri hizmet veren çarşı bizim Bostanlı pazarının biraz daha oturaklısı gibi, yani pazar ile alışveriş merkezi arası. Aslında bir mezarlık üzerine kurulmuş. İlk başta mezarlığın bir kısmı üzerine kurulmuş market, 1917 yılında geriye kalan alandaki 10 bin mezarın da taşınması ve tamamının markete dönüştürülmesi kararlaştırılmış. Yaklaşık 1000 standın olduğu pazar Çarşamba günleri gece de açıkmış. Bizim vakit ayırmadığımız bolca giyecek satan bölüm var, bizi yiyecek içecekler çekiyor. “İnsan burada aç kalmaz” dedirtecek kadar çok çeşitte sebze, meyve, et, deniz mahsülü var ve herbiri üst kalite görünüyor. En iştah açıcı bölüm ise hazır yemeklerin satıldığı yerler. Sarma (dolmades adıyla satılıyor), enginar gibi bizim mutfakta da yer alan tatlar dışında, mascarpone peyniri dolgulu tatlı incir gibi farklı yaklaşımlar da var.

Melbourne Victoria Pazarında dev mantarlar

Melbourne Victoria Pazarında mezeler

Özellikle et fiyatlarının Türkiye fiyatlarına yakın olması bizi şaşırtmıştı. Fiyatların dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar yüksek olması gelir seviyesinin çok yüksek olmasından kaynaklanıyor. Kişi başına nominal 67000$ düşüyor, yani bizden yaklaşık 7 kadar zenginler. Fotoğraflarda gördüğünüz fiyatlar Avustralya doları, bu da Amerikan dolarından aslında %5 daha değersiz olsa da para bozdururken bire bir karşılık alırsanız kendinizi şanslı saymalısınız.

Melbourne Victoria Pazarında etler

Deniz ürünleri beni tam olarak kendimden geçirdi. Fotoğraflardan boyutları tam olarak anlaşılamıyor, o boyut karidesi, tarağı ben Türkiye’de görmedim. Biz de çim çimi sattıkları fiyatı anca en baba balık restoranında görüp tane üzerinde faturalandırılacağınız dev yaratıkları satıyorlar. Bizim marketten tek alışverişimiz ise gittiğimiz her ülkede bulmaya çalıştığımız, çok sevdiğimiz Maccadamia fındıkları oldu.

Melbourne Victoria Pazarında deniz mahsulleri

Melbourne'de modern ve klasik birlikteElimizdeki turist kitabının önerdiği güzergahta şehir merkezini gezmeye karar verdik ve Swanston sokağı üzerinden Melbourne Central alışveriş merkezine ulaştık. Hava şartları çok değişkendi. Güneş altında üzerinizden gömleği bile çıkartmak isterken, bir sokağın köşesine varınca esen rüzgarda paltonuz az gelebiliyor. Bir de ara ara yağmur bastırıyor, kendimizi en yakın dükkana atıp 5-10 dakikalık molalar veriyorduk.

Adından da anlaşılabileceği gibi şehir merkezinde yer alan Melbourne Central alışveriş merkezi 1991’de açılmış ve bir gökdelen ve metro istasyonu da dahil birçok binadan oluşuyor. Ancak en dikkat çekici bölümü içinde 1888 yapımı 50 metrelik kule barındıran koni tavanı. Vaktiyle eritilmiş kurşun duş gibi kulenin içerisinde aşağıya akıtılır, aşağıdaki su haznesinde soğuyan metal bilyeler ile saçma elde edilirmiş. Biz aslında karnımızı doyurmak için mola verdik ve 2 hamburger, patates kızartması ve içeceğe 29 AUD ödedik.

Melbourne Central alışveriş merkezi

Melbourne Central alışveriş merkezi

Melbourne kütüphanesiMerkezin hemen karşısı kütüphane ve nefis bir tabelası var. Son zamanlarda dikkatimi çekiyor, insanlar kütüphaneleri kullanıyor. Bu kütüphane de kalabalıktı. Hem yüksek tavanlı, şık okuma bölümlerine bakındık, hem de kitap sergisini gezdik. Kimsenin size karışmadığı, sessiz bir ortamda bulunuyor insanlar, üstelik internet de bedava. Buralarda internete erişimin kolay olduğu hemen anlaşılıyor, alışveriş merkezleri, havalimanları, mağazalar, her yerde ücretsiz kablosuz internet bulunuyor.

Melbourne kütüphanesi

Biz Bourke sokağında ufak bir kahve molası verip, Çin mahallesine bir göz attık. Bir de Yunan sokağı var, uğradık ama haritada yazmasa oranın yunan sokağı olduğu anlaşılmaz. Şehirde çokça sömürge dönemi binası ve onların yanı başındaki modern mimarlık eseri yapı var. Sömürge dönemi binaları yer yer Hindistan mimarisini yansıtıyor, kimin sömürdüğünü hatırlatıyor. Şehrin tarihi binalarından Town Hall, Ahenaeum tiyatrosu, Regent tiyatrosu, postane binası görülmesi önerilenlerden. Biz de onlara bir göz attık.

Melbourne'de hint etkileri

Melbourne'de modern mimari

Melbourne'de dar sokakta kafelerMelbourne kafeleri ve kafe kültürü ile meşhur. Okuduğumuz tüm gezi notlarında kahve, özellikle de Avustralya icadı kabul edilen “Flat White”dan çokça bahsediliyordu. Espresso üzerine süt köpüğü eklenerek yapılan kahve bence o kadar da özel övgüyü hak etmiyor. Ancak otel görevlilerinin önerdiği kafelerin yer aldığı sokak son derece sevimli. Dar sokaklarda yer alan küçük işletmeler sıcacık. Üstelik şehrin başka yerlerinde gözümüze çarpan müthiş duvar resimlerinden de var.

Royal Arcade, MelbourneGöze çarpan yapılardan biri de “Arcade” adı verilen eski pasajlar. Onlar da sömürge döneminden kalma. Burada en meşhurları Royal ve Block pasajları, hem çok şık hem de çok ferahlar ama dükkanların çoğu Pazar çalışmıyor.

Bizden 9 saat ileride Melbourne, yol yorgunluğu saat farkı ile birleşti. Akşam yaklaşınca hava serinliği de arttı. Biraz soluklanalım akşam yemeği için tekrar çıkarız düşüncesi ile otelimize gittik. Dışarı çıkmaya mecalimiz olmadığını anlayınca otelin yakınındaki bir marketten atıştırmalık bir şeyler alıp (sandviç, hazır noodle ve suşi 11 AUD) günü odamızda sonlandırdık.

Melbourne caddelerinde

Comment(1)

LEAVE YOUR COMMENT

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir