27.10.2012 Cumartesi – Porto– Fatima– Lizbon
Günümüz 06:30’da uyanmakla başladı. Kahvaltı sonrası Porto konaklamasını yaptığımız oteli terk edip otobüsümüze bindik ve saat 08:00’de Lizbon’a doğru yola çıktık. Saat 10:30 civarında yol üzerindeki Katolik aleminin hac yeri olan Fatima şehrine geldik. Burada verilen 1 saatlik serbest zamanda yeni kiliseyi, meydanı, mum yakma yerini, insanların dizleri üzerinde yürüyerek kat ettiği yolu ve sonra mağazaları dolaşıp tekrar otobüsümüze bindik. Buradaki modern İsa heykeli etkileyiciydi (Rio de Janerio Gezi Notları yazımızda meşhur İsa heykelinden de bahsetmiştik, hatırlatalım). Saat 12:45’te Lizbon havalimanına, bize Lizbon şehir turu yaptıracak Portekizli rehberimizle buluşmak üzere, geldik.
Lizbon Şehir merkezi; Lizbon Şehir Turu
Havalimanına girişte güvenlik kontrolü olmadığından serbestçe içeriye girip ihtiyaçlarımızı giderdik ve yerel rehberimizi de alarak Lizbon şehir turu muza başladık. Lizbon şehir merkezinin nüfusu 600.000, çevresi ile birlikte 3,5 milyon imiş. Önce Lizbon’da okyanusa dökülen Tagus nehrinin ağzına yakın bir noktadaki Jeronimos Manastırının kilisesini gezdik ve hemen oradaki ünlü Pasteis de Belem pastanesinde tost ve Portekiz’e özgü Pastel de Nata dedikleri pastadan yiyerek açlığımızı giderdik ve Lizbon şehir turu devam etti.
Nehir kıyısındaki Vasco de Gama’dan sonra keşiflere uğurlamaların yapıldığı Belem Kulesini, Kaşifler Anıtını ve anıtın yanında park edilmiş olan, 1921 yılında Atlantik okyanusunu ilk defa geçip Brezilya’ya ulaşan uçağı gördükten sonra Alfama semtine gelip, Mardin sokaklarını andıran sokaklarında biraz dolaştık. Sonra Baixa semtinde dolaştık, buradan Bairro Alto semtine çıkılan asansörü gördük, bir dükkandan küçük kadehlerde tadımlık olarak satılan Ginjinha isimli vişne liköründen tattık, isteyenler şişe ile satın aldılar. Avenida de Liberdade caddesini de gördükten sonra saat 18:00 civarında otelimize gelip yerleştik. Lizbon şehir turu yormuştu. Yemek için dışarı çıkacak halimiz kalmadığından otelin lokantasında bir şeyler yiyip yattık.
Lizbon Müzeleri; Lizbon Şehir Turu
28.10.2012 Pazar – Lizbon
Pazar günleri saat 10:00 – 14:00 arası müzelerin bedava olmasından Lizbon şehir turu için istifade etmek düşüncesiyle saat 09:45’te otelden çıktık ve rehberimiz eşliğinde yürüyerek yakındaki Museu Calousie Gulbenkian müzesine gittik. Bu müzede, Gulbenkian isimli, Osmanlı döneminde yaşamış, petrol antlaşmalarından aldığı %5 komisyon ile zengin olmuş bir Ermeni vatandaşın yaşamı boyunca toparladığı sanat eserleri sergileniyor. Uzak doğudan, Türkiye’den, Avrupa’dan sayısız eser var.
Burayı gezdikten sonra taksi ile Museu Nacional do Azulejo’ya, yani çini müzesine, gidip orayı da gezdik. Bu müze eski bir manastır binasında. Binanın üst katında Lizbon’u panoramik olarak gösteren bir çini var. Bunda Belem kulesinin Tagos nehrinin ortasında olduğu gözüküyor. Daha sonraki bir depremde nehrin yatağını değiştirdiği bu nedenle şimdi Belem kulesinin kıyıda olduğu söyleniyor. (Bunun gibi müze ziyaretleri ile dolu bir günü de Avustralya’nın Melbourne kentinde bizim çocuklar geçirmişlerdi.)
Bunu takiben yine bir taksi ile Museu Nacional dos Coches isimli saltanat arabaları müzesine geldik. Burada teşhir edilen at arabalar ve tahtırevanlar gerçekten görülmeye değer. Buradan çıkınca yürüyerek, Jeronimos Manastırının yanında bulunan denizcilik müzesi Museu da Marinho’ya geldik. Portekiz dünyaca ünlü bir denizci ulus olduğundan Lizbon şehir turu çerçevesinde bu müzeyi gezmeden olmazdı. Bu müzenin bitişiğinde, Gulbenkian tarafından finanse edildiğinden onun adı verilmiş, bir de planetaryum mevcut. Müze sonrası taksi ile, Belem semtinde nehir kenarındaki eski ambar binalarının lokanta ve kafelere dönüştürülmesi sonucu oluşturulmuş bölgeye geldik. Orada, rehberimizin önerdiği 5 Oceanos isimli lokantayı bulduk ve deniz kenarında bir masaya oturduk. Önümüzde dalgakıran, demirli tekneler, martılar ve denizde koca koca balıklar vardı. Doğal olarak balıkları ve martıları beslemeden duramadık. Lokantada, bizim usul, deniz ürünleri dolaplarda sergileniyordu. Burada da dev karidesler ve ıstakoz yedik; şarap dahil, iki kişi 80,- Avro hesap ödedik. Yemek sonrası taksi ile Expo’nun yapıldığı alandaki akvaryuma (Oceanario) gittik. Burayı gezmemiz bir saatten fazla aldı; içerideki balık çeşitliliği çok etkileyici idi, balıklar kocamandı, Lizbon şehir turu için güzel bir durak. (Akvarumlar ilginizi çekiyorsa Antalya gezilecek yerler yazımızda bahsettiğimiz akvaryum aklınızda bulunsun.) Gezi sonrası tekrar taksiye binip otelimize döndük. Burada Portekiz’deki taksi fiyatlarının oldukça ucuz olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Taksimetre 2,50 Avro’dan açılıyor. Biz hiçbir yere 8,- Avro’dan fazla ücret ödemedik.
Lizbon’da görülecek yerleri derli toplu şekilde güzelce anlatmışsınız, elinize sağlık. Pasteis de Belem konusunda ek bir bilgi verelim. Bu isim, bu tatlıyı ilk çıkartan pastanenin tescillediği isimdir. Aynı tatlıyı şehrin diğer yerlerinde Pasteis de Nata diye satıyorlar.
Portekiz kültürüyle ilgili ek bilgi edinmek isteyenler Tale Blog’da yazdığımız Portekiz Kültürünün 8 Olmazsa Olmazı yazımıza da bir göz atabilir:
http://www.tale.company/blog/2015/7/20/portekiz-kulturunun-8-olmazsa-olmazi
Babamızın Lizbon notları bu paylaştıklarımız, umarız bir ara biz de oralara gidip daha detaylı notlarımızı paylaşabiliriz.
Umarız bir gün tanışma şansımız da olur Onur Kutlu Gago.