Andasibe; Madagaskar Gezisi Notları 3

Saat 4 civarı havalimanından çıkabilmiş, Andasibe yollarına düşmüştük. Başkente yaklaşık 165 kilometre uzaklıkta yer alıyor milli parkları ile meşhur Andasibe. Fakat Madagaskar yoksul bir ülke ve yollar sınırlı kapasitede. Tana ile Andasibe arasında kalan yol ülkenin iyi durumda, en yüksek kapasiteye sahip yolu. Sadece gidiş dönüş birer şeritten ibaret, yokuşlarda ilave tırmanma şeridi bile bulunmayan yol çok da virajlı, o nedenle hız yapılabilmesi mümkün değil.

Andasibe’ye nasıl gidilir?

08/09/2016

Toplu taşıma ile ulaşmak mümkün. Biz tecrübe etmedik ancak rehber kitabımızın önerisi Moramanga’ya toplu taşıma ile gitmek, oradan da başka bir araçla Andasibe’ye geçmek. Moramanga’dan kalkan araçlar otelinize kadar bırakırmış. Bir başka alternatif ise RN2 yolundan giden araçlardan birine binip Antsapanana’da inmek. Oradan Andasibe’ye 3 kilometrelik yolu katetmeniz gerekiyor.

Madagaskar’da ulaşım hakkında ayrıca yazacağım, biz sürücülü araç kiralamıştık. Havalimanından ayrılış saatimiz nedeniyle başkentin trafiğine de takıldık biraz, bir süper markette kısa da bir mola verdik. Yol boyu kamyonların arkasına da takılınca yol toplam 4,5 saat sürdü.

Andasibe’de nerede kalınır?

Andasibe, birkaç milli park içeren bölgenin ortasında yer alan kasabanın adı, bir milli park değil. Mantadia milli parkı ve Analamazaotra milli parkı en meşhurları ancak burada milli parklar içerisinde konaklama mekanları yok (Tanzanya ve Kenya’da milli parklar içerisinde tesisler vardı). Andasibe’de konaklama imkanı sunan çoğu tesis ana yolun kenarında sıralanmış durumda. Biz, bir çok tur firmasının da tercih ettiklerini gördüğümüz, rehber kitabında önerdiği Feon’ny Ala otelde kaldık. Bungalovlardan oluşan otelde bize biraz yamacın yukarısında yer ayırmışlar, tırmanmak gerekti ancak odadan memnun kaldık. Andasibe konaklama ücreti 72.000 ariary (72tl – 22euro) idi, iki kişi gecelik oda fiyatı bu, yemekler dahil değil. Otelde kredi kartı geçmediğini hatta ülkede genel olarak geçmediğini belirteyim.

Andasibe’de daha ucuza konaklayabileceğiniz misafir evleri de var, daha lüks konaklama yerleri de. Andasibe Hotel rehber kitabın öneri listesindeki pahalı mekanlardandı. Gezmek için uğradığımız, son derece şık bir tesis olan Vakona Forest Lodge ise bölgenin en pahalı yeri ancak odalarının orta seviye olduğunu yazmış kitap.

Foen’ny Ala otele varır varmaz (akşam 8:30 gibi) menüyü tutuşturdular elimize, “siparişinizi verin, odanıza sonra çıkın, dönüşünüzde yemek için sizi bekletmeyelim” dediler. Oteli Çinliler işletiyor, menüde Çin yemekleri de var. Odaya yerleşip döndük, biz yemeğimizin sonlarına geldiğimizde, yanımızda ayrılmış olan uzun masaya bir Türk tur grubu geldi, simaları uçaktan anımsıyorduk. Biraz sohbet ettik, ertesi gün erkenden kalkacağımız için geç olmadan yatağa yöneldik.

Andasibe’de ne yapılır?

09/09/2016

Andasibe’de milli park gezilir, hayvan ve bitki görülür. Hayvanlar güne erken başladıkları için de güne erken saatte başlanır. Madagaskar gezi planı yazımızda da yazmıştım, bu ada ülkesinde yer alan hayvan türlerinin %70’i, bitkilerin ise %90’ı başka hiçbir yerde yok. Andasibe’de de bu hayvan ve bitkilerden görebileceğiniz bir çok park var, bazıları özel. Analamazaotra, Mantadia, Mitsinjo, Torotorofotsy ve Mahay Mitia Ala önde gelenler, Maromizaha ve Vohimana daha az bilinenler.

Biz kendi maceramıza katmak için Analamazaotra ve Mantadia’yı inceledik. Her iki milli parkın da giriş ücreti kişi başı 45000 ariary (45 TL, 13 euro), elbette turist fiyatı bu. Her ikisinde de buna ilave olarak rehber tutmanız gerekiyor. Bu rehber konusu zorunluluk diye biliyorum ancak zorunlu değilse bile mutlaka tutun, onlar hayvanları, bitkileri bulup size gösterecek, tanıtacaklar, kendi kendinize üstesinden gelinemez bir iş bu.

Hem Mantadia hem de Analamazaotra için yürüyüş parkurları ve süreleri harita üzerinde belirlenmiş, bunlar için rehbere ödenmesi gereken ücretler de yazıyor. 2 ila 10 saat arasında değişen bu parkurlar için 20000 ila 50000 ariary arası bir rehberlik ücreti ödemeniz gerekiyor (kişi başı değil, rehberin alacağı bu). Mantadia milli parkı daha uzak ve daha bakirmiş, dolaşırken başka turistlerle karşılaşma hayli azmış. Analamazaotra’da ise yürüyüş parkuru yer yer orman içi gidi değil, parkta dolaşır gibiymiş. Hem rehber kitabın yazdıkları hem de sürücümüzün söyledikleri doğrultusunda Analamazaotra’yı tercih ettik. Yolda vakit kaybedilmiyor, hayvanları görebilme ihtimali daha fazla (hem ağaçlar arası daha ayrık olduğundan hem de rehberler hayvanları yerleri konusunda çok tecrübeli olduklarından.

Sabah 6:30’da kalktık, kahvaltıya indik. “continental” kahvaltı son derece zayıf, ben Madagaskar kahvaltısı tercih ettim, bir kase sulu pirinç lapası ile bir tabak ızgara et geldi, çok güzeldi. Madagaskar yemekleri üzerine ayrıca yazacağım.

Analamazaotra milli parkına geldik, sürücümüzün ayarladığı rehber ile 4 saatlik “Circuit Aventure” parkuru için anlaştık. Önce insanların üzerinde yürüye yürüye oluşturduğu parkurdan ilerledik, ilk lemurumuz ile bu patikanın yanında karşılaştık. Madagaskar lemurları başlıklı ayrı bir yazı ayırmazsam bu yazı bitmez. Şimdilik şöyle açıklayayım, lemur kediye ya da maymuna denk geliyor, van kedisi ya da şempanze gibi tomarla çeşidi var. Bütün çeşitleri dünyada sadece Madagaskar’da yer alıyor, endemik. En irileri olan Indri lemurları ise sadece Andasibe bölgesinde.

Rehberimizin önderliğinde patikalardan uzaklaşıp ağaçların arasına daldık. Uzun kollu ve bacaklı kıyafetler giymenizi öneririm, yer yer ciddi sık ağaçların arasından geçiliyor. Madagaskar’da safari, Afrika’da safari gibi değil. Burada zürafa, fil, aslan, kaplan vb. hayvanlar yok. Mevcut hayvanlar ufak boyutlarda. En büyük lemur olan indrinin boyu 1 metreyi ağırlığı da 10 kiloyu bulmuyor, sesi ise boyunun çok ötesinde (videoyu dinleyin). Etobur hayvanlar da bir insana bulaşmayacak kadar ufak boyutlu.

Rehberimizin bize indri ve daha birkaç başka lemur türünü, fil kulaklı diye anılan bitkiyi, muz ağacı gibi yelpaze palmiyeyi, paradise ve crown kuşlarını bulup gösterip göle vardırdı. Gölde kısa bir soluklanma molası verip dönüşe geçtik. Dönüş yolunda da baykuş ve zürafa böceği görebildik. Öğlen saatinde milli parktan çıktık.

Milli parkta nasıl gezilir?

• Orman hayli sık, çiziklere karşı uzun kıyafet tercih edin, yürüyüş ayakkabısı giyin
• Haşerata karşı kovucu ile korunun, dilerseniz yanık ve ısırığa karşı yanınızda krem bulundurun
• Mutlaka yanınıza su alın
• Güneş yakıyor, güneş kremi sürün
• Ağaçlardaki lemurları detaylı incelemek istiyorsanız dürbün bulundurun

Öğlen otele döndük. Odamızda, yanımızda olan yiyeceklerle öğle yemeğini aradan çıkardık. Odamıza ulaşmak yamaca tırmanmayı gerektirdiği için manzaramız da keyifliydi. Gür sesli indrilerin kilometrelerce öteden duyulan bağırışlarını dinledik.

Lemurlarla seyfi çekebilir miyiz?

Evet. Vakona Forest Lodge’a gitmeden evvel biz de lemurlarla bu kadar yakın olacağımızı bilmiyorduk. Hemen her tur planının programına dahil ettiği bu parkı rehber kitabımızda öneriyordu, sürücümüz Lantu da önerdi. Otel arazisi içerisinde bir göl bulunuyor, bu gölün üzerinde de adacık. Lemurlar bu adada bakılıyorlar denildi, hani hayvanat bahçesi gibi bir yer. Vakona Forest içerisinde aslında 2 park var, biri lemur parkı diğeri timsah parkı. İkisine tek bilet alınıyor, kişi başı 25000 ariary. Bir de kano turu önerdiler, kano başına (yani iki kişi toplam) 15000 ariary, yani toplam 65tl, 20 euro kadar. Otel resepsiyonundan alınıyor biletler.

Pek de bir beklentimiz olmadan vardık lemur parkına. Ada, karaya zorlasanız atlayabileceğiniz kadar yakın. Kanolarla hemen aktarıyorlar insanları karşıya, bizim kano turu biletimiz olduğu için bizi kanal kadar dar yerden dolaştırmaya başladılar kanoyla. Meğerse gölün üzerinde bir grup ada varmış, bunların sadece birine çıkmaya izin veriyorlar. Diğer adalardaki lemurları, üzerine çıktığınız adadan uzaktan ya da kano ile yakınlarına gidip görebiliyorsunuz. Farklı türlerde lemuların olduğu adalara yanaştık, hayvanlar insanlara çok alışmışlar, kanoya atlayıveriyorlar, görevlide muz olduğunu da biliyorlar sonuçta. Eşim gibi hayvanlardan deli gibi korkuyorsanız lemurlara su atabilirsiniz, sudan hoşlanmıyor, gidiyorlar. Madagaskar lemurları hakkında ayrıca yazacağım.

Yarım saat kadar turladıktan sonra ana adaya çıktık. Şansımıza adayı gezen tur grubu da yoktu, tüm lemurlar bize kalmıştı. Görevli de işi şova çevirdi, muzun ucunu bana doğru tuttu ve lemurlar üzerime tırmandı, çok eğlenceli idi. Hayvanlarla temastan hoşlanmayan karım ise kanoyla geri döndü ana karaya. Ben yumuşacık lemurlarla kaynaştım. Ben adadan ayrılırken oteldeki tur grubu geldi.

Diğer durak timsah parkıydı. Madagaskar’da timsah yaşamıyormuş, buradaki tüm timsahlar Mısırdan getirilmiş. Haftada bir defa 4er kilo et yiyorlarmış, burada da başka bir Türk tur grubu ile karşılaştık. Timsah, Lemur yiyen yırtıcı kedigil fossa, boğa yılanı, yeşil cameleon (bukalemun) gördük. Tura burayı dahil etmeyince fiyat değişiyor mu bilemiyorum ama timsah parkını ziyaret etmesek de olurdu. Lemur parkını ise Andasibe yapılacak şeyler listenizin zirvesine koymanızı öneririm.

Mekana dair tavsiyem, güneşe karşı önlem almanız, rakım fazla, güneşte yanıyorsunuz, gölgeler ise hayli serin.

Andasibe gece hayatı nasıldır?

Otele dönüp, temizlenip biraz dinlendik. Hava karardıktan kısa süre sonra sabah bizi ormanda gezdiren rehberimiz geldi. Tahmin edersiniz, bazı hayvanların hayatı gecedir, gündüz uyur dinlenirler, gece alemciler. Biz de gece hayatını görmek istedik. Andasibe gece turlarının kişi başı fiyatı 15000 ariary. İki alternatif var; Orman kenarında ya da yol kenarında. Orman kenarında, kısmen içerisinde yapılan turlar hem yürüyüş açısından daha zorlu imiş, hem de hayvanları görebilme ihtimali daha azmış (açıklık ve ışık daha az olduğu için). Yol kenarında ise trafik problemi var. Araba çarpmaz mı diye sorduk, “çiçek gibi olacak” dediler.

Otelden ayrılıp yürümeye başladık, yolda bir aydınlatma sistemi olmadığından az ötede karanlığın içindeydik. Bizim yanımızdaki ufak fener dışında rehberde 2 fener vardı, biri hayvanları aramak, yolu göstermek için orta şiddette, diğeri spot ışık gibi şiddetli, hayvanları net görmek için. Daha yürüyüşün başında başka bir grupla karşılaştık, 20 kişilik grup, hepsinde fener var. Karanlığın içerisinde enfes bir manzara oluşturuyorlardı. Rehberimiz o grubu geride bırakıp lemur peşine düştü. Bir noktada buldum dedi ve bizi ağaçların arasına daldırdı, bize de tüm aileyi gösterdi. Bir ara yaprağın birinin üzerinde gece kurbağası, başka bir yaprakta yeşil kertenkele, ağaçların bir aralığında en küçük lemur türü olan pigme fare lemuru gösterdi. Eşim hem karanlıktan, hem hayvanlardan, hem de arada bir geçen araçlardan korktuğu için turu erken bitirip döndük.

Akşam yemeğinin öncesinde Türk tur grubundan 143 ülke görmüş Turgut amca ile sohbet ettik biraz. Şoförümüz ertesi gün için uzunca yolumuz olduğunu, yola erken çıkmamız gerektiğini söyledi. Yine saat 6:30’da kalkacaktık, istikamet Madagaskar’da balayı idi.