1. Home
  2. Mekanlar
  3. İsviçre
  4. Luzern Gezilecek Yerler – İsviçre Gezisi Notları 3

Luzern Gezilecek Yerler – İsviçre Gezisi Notları 3

0

İsviçre gezi notlarıma Luzern gezilecek yerler hakkında devam edeyim.

18/7/2015

Güne Zürih’te uyandık ve grubun erkekleri olarak hemen yürüme mesafesindeki araç kiralama ofisine yöneldik. Önceden özel olarak belirtmiş olmamıza rağmen çocuk koltuğu konusunda problem vardı, görevli özürlerini iletti, bir miktar indirim yaptı ve havalimanındaki ofislerinden ücretsiz olarak çocuk koltuklarını alabileceğimizi belirtti. Bu durum, isviçre gezi planı içerisinde en yoğun programa sahip Luzern gezilecek yerler gününe başlamamızı geciktirdi.

Kilometresine bakılırsa Opel Vivaro aracın ilk kullanıcılarından biri biz olacaktık, 9 koltuğu ve geniş bagajıyla ihtiyaçlarımızı karşılıyordu. Havalimanına gidip çocuk koltuğu derdine düştük, öncelikle kiralama şirketinin havalimanındaki görevlilerini merkezle iletişime geçirmek gerekti, sonra uygun boyutta, güvenli çocuk koltuklarını firmanın deposunda aramaya başladık. Koltukları edinip havalimanından çıktığımızda kuvvetli bir yağmurun başlamış olduğunu gördük.

Bu sırada bayanlar, Zürih gezilecek yerler yazımızda da bahsi geçen parkta kurulmuş olan 2. El eşya pazarını da gezmişlerdi, parkın çocuk bahçesinde piknik havasında kahvaltı da etmişlerdi. Hatta üzerine yağmurdan kaçacak ve sıkılacak vakitleri bile olmuştu. Aracı yüklerken eşimin hazırladığı sandviçlerle grubun erkekleri olarak kahvaltımızı yaptık ve Luzern gezilecek yerler planımız için yola koyulduk.

Pilatus Dağı; Luzern Gezilecek Yerler

Mt. Pilatus Teleferik Çıkışı, Luzern Gezilecek Yerler

Yolda kısa bir kahve molası da vererek öğle saatlerine doğru Luzern gezilecek yerler listemizin ana durağı olan Mt Pilatus (Pilatus dağı) eteklerindeki Kriens’e vardık. İsviçre’nin şanına yaraşır şekilde pahalı bir program belirlemiştik kendimize, Mt Pilatus golden tour (Pilatus dağı altın turu) fiyatı, İsviçre’nin pahalılığına yaraşır şekilde, kişi başı 106 (chf) İsviçre frankıydı. Tur bizi 516 metre yükseklikteki Kriens’ten teleferik ile 1026 metre yüksekliğe, Krienseregg’e götürecekti, oradan da 1416 metre yükseklikteki Frakmüntegg’e. Frakmüntegg’de teleferik değiştirip 2132 metredeki zirveye, Pilatus Klum’a varacaktık. Zirveden aşağıya dünyanın en dik treni inecek ve Lucern gölü kıyısındaki Alpnachstad’a varacaktık (435 metreye iniş). Buradan tekneye binip 90 dakikalık bir tekne yolculuğu ile Luzern kent merkezine ulaşacak, oradan da otobüsle başlangıç noktamız olan Kriens’e geri dönecektir. Bu turu çocukların da ilgisini çekeceğini düşünerek tercih etmiştik.

Biletlerimiz aldığımızda görevli son vapuru kaçırmamamız konusunda sıkı sıkı uyardı bizleri. Ufak kabinli teleferiklere 3er, 4er kişi doluştuk, Krienseregg’de hiç durmadık, yemyeşil manzara ve kocaman ağaçlar arasından doğruca Frakmüntegg’e vardık. Frakmüntegg durağının çevresi bir çok doğa etkinliğine ev sahipliği yapıyordu, ağaçlar arası tele asılıp kaymak, ipte yürümek gibi. Açıkçası eşsiz doğası, muhteşem doğası ve doğayla iç içe etkinliklere kucak açmasıyla Yeni Zelanda’nın Queenstown kentiyle aşık atmak isteyen bir havası var gibiydi bu durağın.

Yükseltiyle beraber hava da serinlemeye başlamıştı Zürih’te sıcaktan bunalan bizleri sevindirdi bu durum. Pilatus Klum’a çıkan ikinci teleferik büyük kabinli ve bu nedenle sadece belli saatlerde çalışıyor. Bir sonraki teleferiği beklerken İsviçre’nin geleneksel müzik aleti “swisshorn” dinletisine kulak verdik. Hani şu bir ucu yerde duran uzun ahşap üflemeliler. Geleneksel kıyafetler içerisindeki üç kişi kısa bir dinleti sundu.

Mt.Pilatus dağı Zirvesinde, Luzern Gezilecek Yerler

Büyük teleferiğe bindiğimizde aşağıdaki kaydırak parkurunu fark ettik, yokuş aşağı, içerisine oturduğunuz kaydırakla kaymak çok eğlenceli olmalı, keşke daha çok vakit ayırabilseydik bu durağa dedik. Zirveye vardık, montları kuşandık. Zirveden bir çok yürüyüş parkuru düzenlemişler farklı yönlere, hepsini adımladık diyebilirim, kimi parkur manzarayla sizi buluşturduktan sonra dağdan aşağı doğru devam ediyor, doğa yürüyüşü için mükemmel. Yürüyüşlerden birinde dağ keçileri de karşılaştık, rüzgardan kaçmış, kuytuya sığınmışlardı. Pilatus dağı ile çokça efsane de ilişkilendirilmiş, yürüyüş parkurlarından birinde, tabelalarda bu efsaneler de aktarılıyor.

Memleketten taşımakta olduğumuz ton balığı konserveleri ile sandviç yapıp zirvede öğle yemeği yedik. Dünyanın en dik treniyle inişe geçtik. Ardışık ve birbirinden bağımsız 4 araç halinde hareket ediyorlar, 4 araç yukarı çıkarken dördü de aşağıya iniyor. Yer yer eğim 48 dereceyi buluyor, zaten tren de yere paralel durmuyor, kompartımanlar basamak şeklinde, rahat bir oturma imkanı sağlayacak açıda yapılmışlar. Zirvede enerjilerinin tüketmiş çocuklar, kucaklarda sızıyorlar. Biz ise manzaranın keyfini çıkarıyoruz, ‘yahu İsviçre’nin boynunda çan asılı inekleri nerede’ dediğimiz anda da inekler treni seyre koyuldular. Biz de Luzern gezilecek yerler listelerinin zirvesinde yer alan, dünyanın en dik trenini seyreden inekleri fotoğrafladık.

Yol boyu yer yer kayaya doğruca oyulmuş tünellerden geçti tren, tıpkı eski Yugoslavya’nın yollarında içerisinde geçtiğimiz onlarca tünel gibi. Yukarı ve aşağı giden tren grupları, hattın orta noktasında, yol çift raya dönüştüğünde birbirlerinin bekleyip geçiyorlar, yolun kalan bölümü tek hat. Dik inişin sonu Alpnachstad’da bitiyor ve tekneye geçiyoruz.

Luzern Gölü Tekne Turu

Tren istasyonun hemen yanındaki rıhtımdan yandan çarklı tur teknesine bindik. Teknenin şaftı, geminin tam ortasında, seyir için, gıcır gıcır duruyordu. Hareket saati gelince de makine yavaş yavaş dönmeye başladı. Geminin ilerlemesini sağlayan yanlardaki çarklar ise ancak bakım için ayrılmış kapıların pencerelerinden görülebiliyor, hem içeriden hem dışarıdan örtülü.

Teknede birden çok salon var, farklı sınıftaki biletler için, bizim biletler ekonomi sınıf elbette. Üst sınıf salonlarda hiç yolcu görmedim ama yemek servisi vermek üzere hazır bekliyordu masalar. Susadığımız aklımıza gelince çantamızdaki, zirvede kapatmış olduğumuz su şişesine el attık, basınç farkından dolayı ince belli hale gelmişti.

Luzern Gölü Tekne Turu, Luzern Gezilecek Yerler

Manzaranın keyfine baktığımız yolculukta 4 kısa durağımız oldu, yolcu iniş binişleri için. 90 dakika sonunda Luzern şehir merkezine vardık. (Luzern’den alternatif başka birçok tekne ve doğa turları olduğunu hatırlatayım) Pilatus turunun son adımı otobüs ile başladığımız noktaya dönmekti. Tekne yanaşırken de gözlemlediğimiz üzere şehir olağanüstü kalabalıktı. Sabah kaybettiğimiz vaktin de etkisiyle Luzern gezilecek yerler günümüzde planın gerisindeydik ama yine de kent merkezini dolaşmak istiyordum. Ekibin çocukluları, gidip, aracı alıp gelip bizi almaları planına destek verince kendimizi hiç naza çekmedik.

Luzern Gezilecek Yerler

Gruptan ayrılınca seri adımlarla eski kent merkezine yöneldik, Cumartesi günü akşamüzeri saatlerinde dükkanların çoğu kapanmış durumdaydı, insanlar da göl kenarında kurulmuş stantlara yönelmişlerdi, çoğunluk Uzakdoğu kökenliydi. Elimizdeki rehber kitapta, Luzern ‘Old Town’ gezisi için bir yürüyüş rotası sunmuş ama takip etmedik. (İsviçre seyahatimiz boyunca karşımıza çıkan en ucuz buzdolabı magnetlerine Luzern’de rastladık 2,2 chf) Biz, Luzern kentinin çevresine kurulduğu Reuss nehrine doğru yöneldik. Reuss nehri üzerindeki tarihi Kapellbrücke Köprüsü (ya da Şapel Köprüsü) Luzern’in sembolü konumunda, Luzern gezilecek yerler listenizde mutlaka yer almalı.

Tamamen ahşap kullanılarak 1333 yılında yapılmış köprü, üçgen çatısının içerisinde 100 adet orijinal yağlı boya resim barındırıyor. Resimler 17nci yüzyılda eklenmişler ve kent tarihinden ve kantin azizlerinin hayatlarından kesitler sunuyormuş. Köprünün ortasında bir kule yükseliyor, bu kule vaktiyle deniz feneri, hapishane ve hazine olarak kullanılmış (herhalde aynı anda hem hazine hem hapishane olmamıştır). Avrupa’nın en yaşlı ahşap köprüsü, 1993 yılında geçirdiği yangında önemli ölçüde zarar görmüş ve büyük bir restorasyondan geçirilmiş.

Kapellbrücke Köprüsü, Luzern Gezilecek Yerler

Köprünün ulaştığı noktaya çok yakın yerde, Luzern gezilecek yerler listelerinde yer alan Jesuit Kilisesi ve Franziskanerkirche bulunuyor, ancak biz onları gezmeye vakit ayırmadık. Nehrin yukarılarına doğru bir miktar yürününce de bir başka ahşap köprü olan Spreuerbrücke’yi ziyaret etmek mümkün. Dünyaca ünlü, kayaya oyma aslan heykeli Löwendenkmal yani Yaralı Aslan Heykeli de Luzern gezilecek yerler listesine eklenebilir. Biz ayrıldığımız yere dönüp arkadaşlarımızla buluştuk, hava halen aydınlık olsa da artık akşam olmuş ve karınlar acıkmıştı. Luzern’de yemek yiyip yola öyle devam etme kararı verilince Luzern gezilecek yerler listelerinde yer alan KKL (Kultur und Kungresszentrum Luzern) ve bitişiğinde yer alan Kuntsmuseum (sanat müzesi) altındaki otoparka yöneldik (aynı zamanda Luzern tren istasyonunun yanı).

Göl kenarına yerleşmiş KKL’nin yanında festival vardı, Blue Balls Festival. Vardığımızda çok da güzel müzik çalıyordu. Bir yandan yiyecek stantlarına bakıp, bir yandan da konuşlanacak yer arıyorduk, masalardan ümidimizi kesmemiz gerektiğini anlamamız pek uzun sürmedi. Yemek stantlarından yiyecek birşeylar alıp göl kenarında yere oturduk. Biri yanında pilavıyla karidesli bir hint yemeği, diğeri ise etli bir noodle, toplam 30 İsviçre frangı tuttu. Biz gün batımını karşılarken sahne alan grup değişmişti, gayet düşük tempolu müziklere geçilmişti.

Luzern gezilecek yerler günümüzü sonlandırdık, yaklaşık 2 saatlik yolculuk sonunda, Montrö yakınlarında konakladığımız Lavaux otele gece yarısı sonrası varabildik. İsviçre seyahatimiz boyunca kaldığımız en şık oteldi, Cenova gölü kenarında, geceliği 136 chf idi. Montrö gezilecek yerler günümüz için enerji toplamak üzere odalara yollandık.

LEAVE YOUR COMMENT

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir